önemle

listen to the pronunciation of önemle
التركية - الإنجليزية
momentously
importantly
urgently
önem
importance

You must bring home to him the importance of the matter. - Meselenin önemini ona iyice anlatmalısın.

They know the importance of protecting the earth. - Dünyayı korumanın önemini biliyorlar.

önem
(Hukuk) significance

Your blade... Do you know its significance? - Senin kılıcın. Onun önemini biliyor musun?

Did that have any special significance? - Onun herhangi özel bir önemi var mıydı?

önemle rica etmek
your immediate attention to this matter is appreciated
önemle belirtmek
stress
önemle vurgulamak
overemphasize

It is impossible to overemphasize its importance. - Onun önemini önemle vurgulamak imkansızdır.

önem
{i} interest

That's interesting, but not important. - Bu ilginç ama önemli değil.

Tom brought up an interesting point during the meeting. - Tom toplantı sırasında önemli bir konudan bahsettti.

önem
magnitude
önem
{i} matter

It doesn't matter when you come. - Ne zaman geldiğin önemli değil.

It doesn't matter what he said. - Söylediği şeyin hiçbir önemi yok.

önem
{i} consequence

It is important to emphasize that the consequences are not the same. - Sonuçların aynı olmadığını vurgulamak önemlidir.

I think the consequences are fairly significant. - Sonuçların oldukça önemli olduğunu düşünüyorum.

önem
emphasis

He put emphasis on the importance of the exercise. - O, egzersizin önemi üzerine vurgu yaptı.

He placed emphasis on the importance of education. - O, eğitimin önemini vurguladı.

önem
severity
önem
value

Moral values are important in society. - Ahlaki değerler toplumda önemlidir.

Sugary drinks have no nutritional value and contribute significantly to weight gain. - Şekerli içeceklerin hiçbir besin değeri yoktur ve kilo almaya önemli ölçüde etki ederler.

önem
{i} amount

The amount of money we collected was insignificant. - Topladığımız paranın miktarı önemsizdi.

A considerable amount of money was appropriated for the national defense. - Önemli miktarda para ulusal savunma için tahsis edilmiştir.

önem
{i} accent
önem
{i} stature
önem
heed

I realized that I had grown up when I started heeding my parents' advice. - Ben ailemin tavsiyesini önemsemeye başladığımda büyüdüğümü fark ettim.

önem
substance
önem
heftiness
önem
noteworthiness
önem
{i} account

It's important to take cultural relativism into account before judging another culture. - Başka bir kültürü yargılamadan önce kültürel göreceliği hesaba katmak önemlidir.

Such a thing is of no account. - Böyle bir şey hiç önemli değil.

önem
immediacy
önem
cruciality
önem
meaning

Intonation is very important. It can completely change the meaning. - Tonlama çok önemlidir. Anlamı tamamen değiştirebilir.

önem
note

The teacher stressed the importance of taking notes. - Öğretmen not almanın önemini vurguladı.

There were important notes in that notebook. - O not defterinde önemli notlar vardı.

önem
moment

I've got something more important on my mind at the moment. - Şu anda aklımda daha önemli bir şey var.

We shared happy and important moments. - Mutlu ve önemli anlarımızı paylaştık.

önem
urgency
önem
stress

The teacher stressed the importance of daily practice. - Öğretmen günlük çalışmanın önemini vurguladı.

It is important to stress that the consequences are not the same. - Sonuçların aynı olmadığını vurgulamak önemlidir.

önem
weight

His opinions carry weight. - Onun fikirleri önemlidir.

Sugary drinks have no nutritional value and contribute significantly to weight gain. - Şekerli içeceklerin hiçbir besin değeri yoktur ve kilo almaya önemli ölçüde etki ederler.

önem
regard

We regard him as an important man. - Onu önemli bir insan olarak görüyoruz.

Scientists regard the discovery as important. - Bilim adamları keşfe önemli gözüyle bakıyor.

önem
strength

They confirmed the importance of strengthening global precautions in order to prevent devastating losses. - Onlar yıkıcı kayıpları önlemek için küresel önlemlerin güçlendirilmesinin önemini doğruladılar.

In judo, technique is more important than strength. - Judoda teknik, güçten daha önemlidir.

önem
import

I have an important role. - Önemli bir rolüm var.

Water is important for people. - Su, insanlar için önemlidir.

önem
significancy
önem
consideration
önem
importance, emphasis, magnitude, consequence
önem
prominence
önem
substantiality
önem
gravity
önem
materiality
التركية - التركية

تعريف önemle في التركية التركية القاموس.

Önem
yer
Önem
ehemmiyet
önem
Bir şeyin nitelik veya nicelik bakımından değeri olma durmu, ehemmiyet
önemle
المفضلات