The slightest mistake may lead to a fatal disaster.
- En küçük hata ölümcül bir felakete götürebilir.
Without effective antibiotics, any surgery, even a minor one, could become fatal.
- Etkili antibiyotikler olmadan, herhangi bir ameliyat, küçük olanı bile, ölümcül olabilir.
He fell a victim to a deadly disease.
- Ölümcül bir hastalığa kurban gitti.
The seven deadly sins are: pride, envy, greed, anger, lust, gluttony and sloth.
- Yedi ölümcül günah şunlardır: kibir, kıskançlık, açgözlülük, öfke, şehvet düşkünlüğü, oburluk ve tembellik.
Tom was mortally injured.
- Tom ölümcül şekilde yaralandı.
Mortal enemies are immortal friends.
- Ölümcül düşmanlar ölümsüz dostlardır.
He was mortally wounded.
- O ölümcül bir biçimde yaralıydı.
Tom was found mortally wounded.
- Tom ölümcül olarak yaralı bulundu.
Tom is terminally ill.
- Tom ölümcül derecede hasta.
Lying is forgivable when it is done by a doctor trying to give heart to a terminally ill patient.
- Yalan bir ölümcül hastaya kalbini vermeye çalışan bir doktor tarafından söylendiği zaman affedilebilir.
Rabies is the deadliest disease on earth.
- Kuduz yeryüzündeki en ölümcül hastalıktır.
It's the deadliest city in America.
- Amerika'nın en ölümcül şehridir.
Tom is terminally ill.
- Tom ölümcül derecede hasta.
Dan was informed that his wife, Linda, was terminally ill.
- Dan karısı Linda'nın ölümcül derecede hasta olduğu konusunda bilgilendirildi.
Tom was fatally wounded in the battle.
- Tom savaşta ölümcül şekilde yaralandı.
Beowulf was fatally wounded in the battle.
- Beowulf savaşta ölümcül şekilde yaralandı.