تعريف ölçmek في التركية الإنجليزية القاموس.
- measure
Many astronomers are working hard to measure the Hubble constant using a variety of different techniques.
- Birçok astronom çeşitli farklı teknikler kullanarak Hubble sabitini ölçmek için çok çalışıyor.
You can use a psychrometer to measure relative humidity.
- Nispi nem oranını ölçmek için, bir psikrometre kullanabilirsiniz.
- gauge
- qualify
- (Havacılık) quality
- test
- plumb
- clock
- to weigh (one's words). ölçüp biçmek to think about (something) very carefully, look at (something) from all angles, weigh up all the pros and cons of (a matter)
- gage
- meter
- to measure, to gauge; to consider, to weigh
- mete
- survey
- take
I want to take your temperature.
- Ben senin ateşini ölçmek istiyorum.
- (arazi) perambulate
- (uzaklık) take the range
- to evaluate, measure the worth of
- evaluate
- (derinlik) plumb
- quantify
- weight
- admeasure
- size up
- guage
- shoot
- derinliğini ölçmek
- fathom
- ölçmek (arazi)
- perambulate
- ölçme zinciri ile ölçmek
- chain
- ölçme
- measurement
- ölç
- quantify
- (miktar) ölçmek
- quantify
- -in zamanını ölçmek
- time
- adımla ölçmek
- pace
- ağırlığını ölçmek
- (Havacılık) weigh
- hızını ölçmek
- time
- süresini ölçmek
- time
- ölç
- {f} measure
There is a second way to define the Gabriel-Roiter measure which may be more intuitive.
- Gabriel Roiter ölçüsünü tanımlamak için daha sezgisel olabilen ikinci bir yol vardır.
We are, in large measure, responsible for students' success in the entrance exam.
- Biz öğrencilerin giriş sınavındaki başarılarından büyük ölçüde sorumluyuz.
- ölç
- admeasure
- ölç
- {f} measured
Many European kitchens have scales because dry ingredients are measured by weight there, unlike in America, where they are measured by volume.
- Birçok Avrupa mutfakları orada kuru malzemeler tartıldığından dolayı bir teraziye sahiptir, Amerika'da tam tersine onlar hacimle ölçülmektedir.
He measured the length of the bed.
- Yatağın uzunluğunu ölçtü.
- ölç
- {f} measuring
I wonder how a government would go about measuring gross national happiness.
- Bir hükümetin gayri safi mutluluk ölçme hakkında nasıl hareket edeceğini merak ediyorum.
The carpenter is measuring the floor.
- Marangoz döşemeyi ölçüyor.
- ölç
- {f} gauge
This test will gauge your reading comprehension.
- Bu test senin okuma kavrayışını ölçecek.
He wears a 6 gauge earring.
- O bir 6 ölçü küpe takıyor.
- ölçme
- gauging
- ölçme
- quantification
- ölçme
- arithmetic
- adımla ölçmek
- pace out
- adımla ölçmek
- pace off
- adımlayarak ölçmek
- step
- adımlayarak ölçmek
- step out
- adımlayarak ölçmek
- step off
- arazi ölçmek
- measure a land
- ateş ölçmek
- take someone's temperature
- ateşini ölçmek
- to take sb's temperature
- ateşini ölçmek
- take somebody's temperature
- ateşini ölçmek
- take smb.'s temperature
- ağırlığını ölçmek
- scale
- boyunu ölçmek
- measure off
- derinlik ölçmek
- plumb-line
- derinlik ölçmek
- take a sounding
- eksik ölçmek
- mismeasure
- halkın tepkisini ölçmek için duyurulan ön haber
- trial balloon
- harita çizimi için ölçmek
- survey
- kalibresini ölçmek
- gage
- karışla ölçmek
- span
- kendi duygularını ölçmek
- introspect
- nabzını ölçmek
- take somebody's pulse
- nabzını ölçmek
- (Argo) test the waters
- nabzını ölçmek
- take one's pulse
- nabzını ölçmek
- feel smb.'s pulse
- nabzını ölçmek
- check one's pulse
- nabzını ölçmek
- sound someone out
- nabız ölçmek
- sound someone out
- nabız ölçmek
- check the pulse
- nabız ölçmek
- take the pulse
- tansiyon ölçmek
- (Tıp) measure tension
- tansiyonunu ölçmek
- take somebody's blood pressure
- tepki ölçmek için yayılan asılsız haber
- ballon d'essai
- uzunluk ölçmek
- measure length
- uzunluğunu ölçmek
- (eğri) rectify
- voltajı ölçmek
- (Elektrik, Elektronik) measure the voltage
- yanlış ölçmek
- mismeasure
- yeniden ölçmek
- remeasure
- yüksükle ölçmek
- to dole (something) out very sparingly, dole (something) out by the thimbleful
- çevresini ölçmek
- girth
- çevresini ölçmek
- girt
- ölç
- moderate
My grandfather does moderate exercise every morning, which is why he is strong and healthy.
- Büyükbabam her sabah ölçülü egzersiz yapar, güçlü ve sağlıklı olmasının nedeni budur.
Moderate exercise is good for your health.
- Ölçülü egzersiz sağlığınız için iyidir.
- ölç
- benchmark
- ölçme
- mensural
- ölçme
- mensuration
- ölçme
- surveying
- ölçme
- measuring
I wonder how a government would go about measuring gross national happiness.
- Bir hükümetin gayri safi mutluluk ölçme hakkında nasıl hareket edeceğini merak ediyorum.
The thermometer is an instrument for measuring temperature.
- Termometre, sıcaklık ölçmek için bir araçtır.
- ölçme
- survey
- ölçme
- metage