He recoiled before his master's anger.
- O, efendisinin öfkesi karşısında geri çekildi.
Her voice was quivering with anger.
- Onun sesi öfkeden titriyordu.
Her voice trembled with rage.
- Onun sesi öfkeden titriyordu.
Tom cried tears of rage.
- Tom öfke gözyaşlarıyla ağladı.
Music gives sound to fury, shape to joy.
- Müzik öfkeye ses, eğlenceye şekil verir.
Tom's sadness quickly turned to fury.
- Tom'un üzüntüsü hızla öfkeye döndü.
Cathy has a hot temper.
- Cathy'nin öfkesi var.
Ken is not the type of person who loses his temper easily.
- Ken öfkesini kolayca kaybeden insan tipi değildir.
Tom stormed into his office and slammed the door.
- Tom ofisine öfkeyle girdi ve kapıyı çaptı.
The storm remitted its fury.
- Fırtına onun öfkesini azalttı.
A frown may express anger or displeasure.
- Kaş çatma öfke ya da hoşnutsuzluk ifade edebilir.
Sami was exasperated by Layla's behavior.
- Sami, Leyla'nın davranışlarından öfkelendi.