I'd like to believe otherwise.
- Ben öbür türlü inanmayı isterdim.
I can't keep looking the other way.
- Ben öbür yola bakmaktan kendimi tutamadım.
Try pushing the other button.
- Öbür düğmeye basmayı dene.
Tom slept in the other room.
- Tom öbür odada uyudu.
I'd like to make an appointment for the day after tomorrow.
- Ben öbür gün için bir randevu istiyorum.
We're leaving the day after tomorrow.
- Yarın değil öbür gün yola çıkıyoruz.
Tom waited in his car across the street from the bank.
- Tom bankadan gelen caddenin öbür tarafında arabasında bekledi.