Yumi will become a teacher.
- Yumi öğretmen olacak.
The teacher is angry, so please do not make noise in the classroom!
- Öğretmen kızgın, bu nedenle lütfen sınıfta gürültü yapmayın!
She's a yoga instructor.
- O bir yoga öğretmenidir.
My driving instructor says that I need to be more patient.
- Sürücü öğretmenim daha sabırlı olmam gerektiğini söylüyor.
You are a schoolteacher, aren't you?
- Sen bir öğretmensin, değil mi?
My mom was a schoolteacher.
- Annem bir öğretmendi.
It must bother you to have taken a bad master. I'm stupid too. So, it's all right.
- Kötü bir öğretmene sahip olmak sizi rahatsız ediyor olmalı. Ben de aptalım. Öyleyse, tamam.
Tom is a master teacher.
- Tom bir usta öğretmendir.
I don't like the substitute teacher.
- Ben vekil öğretmeni sevmiyorum.
Although teachers give a lot of advice, students don't always take it.
- Öğretmenler bir sürü tavsiye vermelerine rağmen, öğrenciler her zaman onu almazlar.
What's her professor's name?
- Onun öğretmeninin adı nedir?
This dictionary is a good learning tool for both students and professors.
- Bu sözlük hem öğrenciler hem de öğretmenler için iyi bir öğrenme aracıdır.
I don't need a tutor!
- Bir özel öğretmene ihtiyacım yok!
I've hired a private tutor to help me practice my German conversation.
- Ben benim Alman konuşmamı pratik etmeme yardım etmesi için özel öğretmen tuttum.
Tom always stays at school as late as the teachers allow him to.
- Tom her zaman öğretmenler kendisine izin verdiği sürece geç saatlere kadar okulda kalır.
She communicates well with her teachers.
- O, öğretmenleri ile iyi iletişim kurar.
Hocasının adı neymiş?
- Öğretmeninin ismi ne?