He taught himself French.
- Kendisine Fransızca öğretti.
While employed at the bank, he taught economics at college.
- Bankada görevlendirildiğinde ,kolejde ekonomi öğretti.
Are you a teacher or a student here?
- Siz burada bir öğretmen misiniz yoksa bir öğrenci misiniz?
I know that you're a teacher.
- Sizin bir öğretmen olduğunuzu biliyorum.
The story is at once interesting and instructive.
- Hikaye hem ilginç hem de öğretici.
This book is both interesting and instructive.
- Bu kitap hem ilginç hem de öğretici.
He earns his living by teaching English.
- Hayatını İngilizce öğreterek kazanıyor.
Your method of teaching English is absurd.
- Senin İngilizce öğretme yöntemin saçmadır.
My father teaches English at a high school.
- Babam, bir lisede İngilizce öğretiyor.
This is the school where she is teaching.
- Burası, onun öğretmenlik yaptığı okul.