öğretilecek

listen to the pronunciation of öğretilecek
التركية - الإنجليزية
be taught
öğret
{f} taught

He taught me how to swim. - O, bana yüzmeyi öğretti.

He taught himself French. - Kendisine Fransızca öğretti.

öğret
{f} teach

Yumi will become a teacher. - Yumi öğretmen olacak.

I know that you're a teacher. - Sizin bir öğretmen olduğunuzu biliyorum.

öğret
{f} enlightened
öğret
instruct

My driving instructor says I should be more patient. - Sürüş öğretmenim daha sabırlı olmam gerektiğini söylüyor.

The story is at once interesting and instructive. - Hikaye hem ilginç hem de öğretici.

öğret
{f} edifying
öğret
{f} teaching

He earns his living by teaching English. - Hayatını İngilizce öğreterek kazanıyor.

I am very tired from teaching. - Öğretmekten çok yoruldum.

öğret
edify
öğret
school

Tom always stays at school as late as the teachers allow him to. - Tom her zaman öğretmenler kendisine izin verdiği sürece geç saatlere kadar okulda kalır.

What I most noticed about my Japanese high school, however, was the great respect shown by students toward their teachers. - Her nasılsa, Japon lisem hakkında en fazla fark ettiğim şey öğrenciler tarafından öğretmenlerine gösterilen büyük saygıydı.

öğret
schooling
öğretilecek
المفضلات