I was taught English by a foreigner.
- Bana bir yabancı tarafından İngilizce öğretildi.
My mother taught me how to make osechi.
- Annem bana nasıl osechi yapılacağını öğretti.
Are you a teacher or a student here?
- Siz burada bir öğretmen misiniz yoksa bir öğrenci misiniz?
I will teach you to play chess.
- Sana satranç oynamayı öğreteceğim.
This book is both interesting and instructive.
- Bu kitap hem ilginç hem de öğretici.
My driving instructor says I should be more patient.
- Sürüş öğretmenim daha sabırlı olmam gerektiğini söylüyor.
He earns his living by teaching English.
- Hayatını İngilizce öğreterek kazanıyor.
All our teachers were young and loved teaching.
- Tüm öğretmenler gençtiler ve öğretmeyi sevdiler.
My father teaches English at a high school.
- Babam, bir lisede İngilizce öğretiyor.
Didn't they teach you common sense as well as typing at the school where you studied?
- Eğitim yaptığın okulda yazı yazmanın yanı sıra sağduyuyu öğretmediler mi?