öğleden

listen to the pronunciation of öğleden
التركية - الإنجليزية
meridiem
(Coğrafya) See: ante-meridiem and post-meridiem
öğle
noon

He came here before noon. - O buraya öğleden önce geldi.

That baby will have slept five hours by noon. - O bebek öğleye kadar beş saat uyumuş olacak.

öğleden önce
(Ticaret) ante-meridiem a.m
öğleden önce
am
öğleden önce
ante-meridiem (a.m.)
öğleden önce
a/m
öğleden evvel
forenoon
öğleden evvel
in the morning, a.m
öğleden sonra
post meridiem
öğleden sonra
in the afternoon
öğleden sonra
in the afternoon, p.m
öğleden sonra
pip emma
öğleden sonraki
postmeridian
öğleden sonraya ait
postmeridian
öğleden önce
a.m
öğleden önce
in the forenoon
öğleden sonra
p.m
dün öğleden sonra
yesterday afternoon
öğle
lunchtime

It's nearly lunchtime. Why don't we stop to have a bite to eat? - Neredeyse öğle vakti. Neden bir lokma yemek için durmuyoruz.

I should get to Boston by lunchtime. - Öğle yemeği arasına kadar Boston'a varmalıyım.

öğle
midday

It took place around midday. - Öğle civarında gerçekleşti.

It is midday. The men are eating lunch. - Gün ortası. İnsanlar öğle yemeği yiyorlar.

öğleden sonra
afternoon

I'm going to go out this afternoon. - Bu öğleden sonra dışarıya çıkacağım.

I spent the whole afternoon chatting with friends. - Bütün öğleden sonrayı arkadaşlarla sohbet ederek geçirdim.

öğleden sonra
pm
öğleden sonra
postmeridian
öğleden sonra
p m
öğleden önce
ante meridiem
öğleden önce
a m
öğle
noons
öğle
noon, midday
öğle
noonday
öğleden önce
ack emma
التركية - التركية

تعريف öğleden في التركية التركية القاموس.

Öğle
öğlen
Öğle
zeval
öğle
Gün ortası
öğle
bakınız: öğle namazı
öğle
Gün ortası: "Ertesi gün öğleye kadar nasıl vakit geçireceğini bilemedi."- P. Safa. Öğle ezanı. Öğle namazı: "Öğleyi de kılar, sonra ağıla çıkarım."- Ö. Seyfettin
öğle
(Osmanlı Dönemi) zuhr
öğleden
المفضلات