öğün

listen to the pronunciation of öğün
التركية - الإنجليزية
meal

Tom doesn't eat between meals. - Tom öğünler arasında yemek yemez.

We generally drink tea after a meal. - Biz genellikle bir öğünden sonra çay içeriz.

(a) meal (only used with adverbial expressions of time): Günde yalnız iki öğün yemek yer. He eats only two meals a day
repast
{f} bragging
{f} boasting
büyük öğün
large meal
doyurucu öğün
solid meal
kahvaltı ile öğle yemeği birleştirilen öğün
brunch
kalan yemeklerden oluşan öğün
pickup dinner
kalan yemeklerden oluşan öğün
pickup
التركية - التركية
öğün
المفضلات