çok az

listen to the pronunciation of çok az
التركية - الإنجليزية
too little

Poor is not the one who has too little, but the one who wants too much. - Fakir, çok az şeye sahip olan değildir fakat çok isteyendir.

We drink too little water. - Biz çok az su içiyoruz.

slightly

You may be right, but we have a slightly different opinion. - Haklı olabilirsin, ama bizim çok az farklı bir görüşümüz var.

Tom sounded slightly jealous. - Tom çok az kıskanç görünüyordu.

barely

Tom barely spoke to Mary last summer. - Tom geçen yaz Mary ile çok az konuştu.

We've been waiting for an hour and the line has barely moved. - Bir saattir bekliyoruz ve sıra çok az ilerledi.

shabby
merely
hard line
too few

Malnutrition occurs when a person's diet contains too few or too many nutrients. - Kötü beslenme bir kişinin diyetinde çok az ya da çok besin içerdiği zaman oluşur.

Too bad! Too few rich people donate to the orphanage. - Çok kötü! Çok az sayıda zengin insan yetimhaneye bağış yapıyor.

minikin
the ghost of a
a drop in the ocean
bitty
very few

There are very few Native Americans in Managua. - Managua'da çok az Amerikan yerlisi vardır.

She has very few close friends. - Çok az sayıda samimi arkadaşı var.

very little

Studies show that once the basic needs of shelter and food are met, additional wealth adds very little to happiness. - Araştırmalar, temel barınma ve gıda ihtiyaçları karşılanır karşılanmaz, ilave zenginliğin mutluluğa çok az şey kattığını gösteriyor.

The Americans had very little gunpowder. - Amerikalıların çok az barutu vardı.

scanty
minute
{s} beggarly
{s} niggardly
spot of
التركية - التركية
bir damla
kıl payı
apaz
tadımlık
kırk para
bir karış