تعريف çevre في التركية الإنجليزية القاموس.
- environmental
Tom works for the Environmental Protection Agency.
- Tom Çevre Koruma Ajansı için çalışıyor.
Industrialization of the region must be carried out very carefully to avoid environmental destruction.
- Bölgenin sanayileşmesi çevresel tahribatı önlemek için çok dikkatli yapılmalıdır.
- {i} environment
He made an admirable speech about protecting the environment.
- O, çevreyi koruma hakkında taktire şayan bir konuşma yaptı.
Our company is going to be left behind too if we don't create an environment in which we can get instant Internet access.
- Acil internet girişi olan bir çevre yaratmazsak, bizim şirketimizde geride kalacak.
- circle
Tom has a wide circle of friends.
- Tom'un geniş bir arkadaş çevresi var.
We grew up within our family circle.
- Ailemizin çevresinde yetiştik.
- contour
- ambient
- circumference
How do you derive the length of the circumference? I've forgotten.
- Çevrenin uzunluğunu nasıl çıkarırsınız? Ben unuttum.
- perimeter
- locality
- surroundings
She found it was difficult to adapt herself to her new surroundings.
- Kendisini yeni çevresine adapte etmeyi zor buldu.
He soon got used to the new surroundings.
- Kısa sürede yeni çevreye alıştı.
- (Bilgisayar) outboard
- circuit
- connexion
- precincts
- surrounding
The surrounding hills protected the town.
- Çevreleyen tepeler kasabayı korudu.
I found it pretty hard to adjust to my new surroundings.
- Yeni çevreme uyum sağlamayı oldukça zor buldum.
- peripheral
- precinct
- neighbourhood
Mrs Ogawa is familiar with this neighbourhood.
- Bayan Ogawa bu çevreyi iyi biliyor.
There are a lot of horses in my neighbourhood.
- Çevremde bir sürü at var.
- periphery
- connection
- (Tıp) setting
- nearing
- neigbourhood
- frame
- outskirts
- vicinage
- environmental considerations
- circles
Money counts for much in political circles.
- Politik çevrelerde para çok önemlidir.
The new jet circles the globe in twenty-four hours.
- Yeni jet, dünyanın çevresini yirmi dört saatte dolaşıyor.
- (Dilbilim) context
- (Ticaret) commons
- region
Despite the efforts of environmentalists, the deforestation of the region continues.
- Çevrecilerin çabalarına rağmen bölgenin ormansızlaşması devam ediyor.
Industrialization of the region must be carried out very carefully to avoid environmental destruction.
- Bölgenin sanayileşmesi çevresel tahribatı önlemek için çok dikkatli yapılmalıdır.
- environs
- society
- medium
- (Askeri) proximity
- (daire) radius
- sphere
- premises
- ecological
- adjacencies
- climate
ENERGY STAR is a U.S. Environmental Protection Agency (EPA) voluntary program that helps businesses and individuals save money and protect our climate through superior energy efficiency.
- ENERGY STAR, işletmelerin ve bireylerin tasarruf yapmasına ve üstün enerji verimliliği ile iklimimizi korumasına yardımcı olan bir ABD Çevre Koruma Ajansı gönüllü programıdır.
- milieu
- (a person's) circle of friends and acquaintances
- ambit
- purlieus
- girth
- entourage
- vicinity
There's a post office in the vicinity.
- Bu çevrede bir postane var.
We've chosen a hotel in the vicinity of the museum.
- Müzenin çevresinde bir otel seçtik.
- neighborhood
We all live in the same neighborhood.
- Hepimiz aynı çevrede yaşamaktayız.
On New Year's Day, many people visit neighborhood shrines.
- Yeni Yıl Günü, birçok kişi, çevre türbelerini ziyaret eder.
- perimeter, encompassing limits, periphery, circumference
- ambience
- monde
- surroundings, environs; vicinity, neighborhood: Çankırı çevresinde in the vicinity of Çankırı
- surroundings; environs, environment; vicinity, neighbourhood; milieu, social surroundings, circle; people in one's circle; circumference, periphery, circuit
- atmosphere
A strange atmosphere surrounds the visitor in this room.
- Bu odada garip bir atmosfer ziyaretçiyi çevreliyor.
- ambiance
- circle, group of people who share a common interest or pursuit
- compass
- domain
- natural environment, environment; habitat
- embroidered handkerchief. Ç
- neighbourhood [Brit.]
- the environment
- ecology
Ecology is the study of living things all around us.
- Ekoloji tüm çevremizde yaşayan şeylerle ilgili çalışmadır.
- (Tıp) orbiculus
- surround
He soon got used to the new surroundings.
- Kısa sürede yeni çevreye alıştı.
Music surrounds our lives like air.
- Müzik hayatımızı hava gibi çevreler.
- relation
- çevre uzunluğu
- perimeter
- çevre dostu
- environmentally friendly
They claim that all their products are environmentally friendly.
- Tüm ürünlerinin çevre dostu olduğunu söylüyorlar.
This machine is environmentally friendly.
- Bu makine çevre dostudur.
- çevre ahlakı
- environmental ethics
- çevre alanı
- (Aydınlatma) surround
- çevre bakanı
- environment minister
- çevre bilimi
- (Çevre) environmental sciences
- çevre bilinci
- environmental conscious
- çevre birimi
- (Bilgisayar) peripheral
- çevre birimi
- (Bilgisayar,Teknik) peripheral unit
- çevre dizge
- ecosystem
- çevre düzeni
- landscaping
- çevre düzenleme
- (Çevre) landscaping
- çevre edinmek
- make friends
- çevre eğitimi
- environmental education
- çevre gezisi
- (Turizm) excursion
- çevre hukuku
- environmental law
- çevre izleme
- environmental monitoring
- çevre kamçısı
- peritrichous
- çevre kanunu
- (Çevre,Kanun) environmental law
- çevre koruma
- environmental preservation
- çevre koruma
- environmental conservation
- çevre riski
- environmental risk
- çevre yolu
- bypass
- çevre yolu
- (Mekanik) contour
- çevre yolu
- feeder line
- çevre yolu
- by-pass
- çevre çizgisi
- outline
- çevre ölçüsü
- girth
- çevre ısısı
- ambient temperature
- çevre+
- ambient
- çevre-dizge
- (Çevre) ecosystem
- çevre açı
- environmentally
- çevre dostu
- (Çevre) Environment friendly
- çevre kirliliği
- Environmental pollution, pollution
- çevre ve orman bakanlığı
- Ministry of environment and forestry
- Çevre Bakanlığı
- (Hukuk) Ministry of Environment
- Çevre Koruma Kuruluşu; sakınma planı
- (Askeri) Environmental Protection Agency; evasion plan of action
- çevre Bakanlığı Ministry of
- the Environment
- çevre Bakanı Minister
- for the Environment . Ç
- çevre alan
- bordering area
- çevre aygıtı
- peripheral device
- çevre açısı
- inscribed angle
- çevre bilişi
- (Pisikoloji, Ruhbilim) environmental cognition
- çevre birimi
- peripheral unit, peripheral
- çevre bölümü
- environment division
- çevre denetimi
- (Hukuk) environmental auditing
- çevre dişlisi
- ring gear
- çevre dozu
- ambient dose
- çevre duvarı
- enclosure wall
- çevre duvarı
- boundary wall
- çevre endeksi
- environmental index
- çevre etki değerlendirmesi
- (Hukuk) environmental impact assessment
- çevre etkisi
- (Çevre) environmental effect
- çevre eğrisi haritası
- contour map
- çevre gürültüsü
- background noise
- çevre halkı
- surroundings
- çevre harbi
- (Askeri) peripheral war
- çevre havası
- ambient air
- çevre hızı
- (Mekanik) annulus velocity
- çevre işlemcisi
- peripheral processor
- çevre kirlenmesi
- environmental pollution
- çevre kirlenmesi
- (Hukuk) pollution
- çevre kirlenmesine karşı
- antipollution
- çevre kirliliği
- pollution
Economic growth must not be pursued at the expense of environmental pollution.
- Ekonomik büyüme çevre kirliliği pahasına sürdürülmemelidir.
How to deal with environmental pollution is a serious matter.
- Çevre kirliliği ile nasıl uğraşacağın ciddi bir konudur.
- çevre kirliliği
- environmental pollution
- çevre kirliliği karşıtı
- antipollution
- çevre kirliliği/kirlenmesi environmental pollution, pollution of
- the environment
- çevre kirliliğine yol açan madde
- pollutant
- çevre kirliliğine yol açmayan
- nonpolluting
- çevre kontrol birimi
- (Askeri) environmental control unit
- çevre korunması environmental protection, protection of
- the environment
- çevre kırımı
- (Çevre) ecocide
- çevre politikası
- (Hukuk) environment policy
- çevre revağı
- peridrome
- çevre sektörü
- (Hukuk) environmental sector
- çevre sorunu
- (Çevre) environmental problem
- çevre suçu
- (Hukuk) environmental crime, including illicit trafficking in endangered animal species and in endangered plant species and varieties
- çevre sıcaklığı
- ambient temperature
- çevre taşı
- voussoir
- çevre testi
- (Telekom) environmental test
- çevre uyumlu
- environment-friendly
- çevre vergisi düzenlemesi
- (Hukuk) environment impact assessment regulation
- çevre yasası
- (Hukuk) framework legislation
- çevre yasası
- (Çevre) environmental act
- çevre yolu
- freeway
- çevre yolu
- orbital
- çevre yolu
- orbital road
- çevre yolu
- ringroad
- çevre yolu
- beltway
- çevre yolu
- belt highway, ring road
- çevre yolu bypass, beltway, belt highway, Brit
- ring road
- çevre yolu uzunluğu
- (Hukuk) length of motorway
- çevre yönetimi
- (Hukuk) environmental management
- çevre çizgisi
- contour
- çevre ölçüsü
- girt
- çevre ıslahı
- (Ticaret) environmental remediation
- çevre ışığı
- ambient light
- seçkin çevre
- coterie
- avrupa çevre ajansı
- (Politika, Siyaset) european environment agency
- doğal çevre
- (Pisikoloji, Ruhbilim) habitat
- doğal çevre
- natural habitat
- dış çevre
- (Biyoloji) external environment
- kentsel çevre
- (İnşaat) urban environment
- mamur çevre
- (Coğrafya) built environment
- merkez-çevre
- centre-periphery
- sosyal çevre
- milieu
- sosyal çevre
- milieux
- sosyal çevre
- social circle
- sosyal çevre
- social surroundings
- yakın çevre
- immediate surroundings
- yapay çevre
- artificial environment
- yapay çevre
- (Meteoroloji) domain
- çevre düzenlemesi
- environment monitoring
- çevre bilimi
- environmental science
- çevre mühendisliği
- environmental engineering
- çevre yolu
- bye-pass
- çevre yolu
- belt highway
- çevre yolu
- belt line
- çevre yolu
- ring road
- Çevre Mühendisi
- environmental engineer
- Çevre dostu
- eco-friendly
- Çevre yolu
- peripheral highway
the peripheral highway was opened to traffic by last week.
- çevre dostu
- (Kimya) ecofriendly
- çevreler
- circles
Money counts for much in political circles.
- Politik çevrelerde para çok önemlidir.
Certain circles keep saying the same thing insistently.
- Bazı çevreler aynı şeyi ısrarla söyleyip duruyorlar.
- Avrupa Çevre Ajansı
- (Hukuk) European Environmental Agency (EEA)
- Avrupa Çevre Koruma Bürosu
- (Hukuk) European Environmental Office
- BM çevre programı
- (Askeri) United Nations environment program
- Birleşmiş Milletler Çevre Programı
- (Hukuk) United Nations Environment Programme (UNEP)
- Deniz Aşırı Çevre Klavuz Dayanak Belgesi
- (Askeri) Overseas Environmental Baseline Guidance Document
- Milli Çevre Politikası Kanunu
- (Askeri) National Environmental Policy Act
- Milli Çevre Uydusu, Veri Ve Bilgi Hizmeti (DOC)
- (Askeri) National Environmental Satellite, Data and Information Service (DOC)
- Taktik Çevre Destek Sistemi
- (Askeri) Tactical Environmental Support System
- alternatif çevre
- alternative perimeter
- beyan edilen çevre
- declared perimeter
- biyolojik çevre şartları
- (Biyoloji) biological environment
- cansız çevre
- (Biyoloji) abiota
- cansız çevre
- (Biyoloji,Çevre) abiotic environment
- daire çevre uzunluğu
- circumference
- deniz kuvvetleri seyyar çevre timi
- (Askeri) naval mobile environmental team
- evrensel çevre analizi
- (Ticaret) global environment analysis
- hassas çevre
- fragile environment
- iklimsel çevre
- (Askeri) climatic environment
- iç çevre
- (Hayvan Bilim, Zooloji) internal environment
- kimyasal çevre
- (Kimya) chemical environment
- kritik çevre
- critical environment
- mikro çevre
- micro environment
- mini-çevre
- (Askeri) mini-habitat
- müşterek çevre yönetim kurulu
- (Askeri) Joint Environmental Management Board
- nihai çevre
- final perimeter
- oksitlenme yapan gazlı çevre
- oxidizing atmosphere
- orta teçhizat taşıyıcısı; seyyar çevre timi
- (Askeri) medium equipment transporter; mobile environmental team
- planet çevre dişlisi
- (Otomotiv) planetary ring gear
- psikolojik çevre
- (Askeri) psychological medium
- puslu çevre
- (Çevre) mesic environment