çelişmemek

listen to the pronunciation of çelişmemek
التركية - الإنجليزية
(neg. form of çelişmek ) not to contradict
fit
çeliş
conflict with

His opinion is in conflict with mine. - Onun fikri benimkiyle çelişiyor.

çeliş
contradict

The minister contradicted his own statement. - Bakan kendi ifadesiyle çelişti.

His actions always contradicted his word. - Onun eylemleri hep sözleriyle çelişiyordu.

çeliş
{f} conflicting

We have conflicting opinions on the matter. - Konuyla ilgili çelişkili görüşlerimiz var.

I have conflicting feelings about my childhood. - Benim çocukluğum hakkında çelişkili duygularım var.

çeliş
{f} conflict

His behavior conflicts with what he says. - Onun davranışı söylediği ile çelişiyor.

Tom is feeling conflicted. - Tom çelişkiye düşmüş hissediyor.

çelişmemek
المفضلات