Our diplomacy and our military strategy were clearly in contradiction.
- Diplomatik ve askeri stratejimiz açıkça çelişki içindeydi.
My life's a contradiction.
- Hayatım bir çelişkidir.
I have conflicting feelings about my childhood.
- Benim çocukluğum hakkında çelişkili duygularım var.
We have conflicting opinions on the matter.
- Konuyla ilgili çelişkili görüşlerimiz var.