Tom contradicts himself all the time.
- Tom sürekli kendisiyle çelişir.
Tom constantly contradicts himself.
- Tom sık sık kendisiyle çelişir.
His opinion is in conflict with mine.
- Onun fikri benimkiyle çelişiyor.
His actions always contradicted his word.
- Onun eylemleri hep sözleriyle çelişiyordu.
Tom and Mary contradict each other all the time.
- Tom ve Mary her zaman birbirleriyle çelişiyor.
Layla's conflicting testimony confused the court.
- Leyla'nın çelişkili ifadesi mahkemeyi şaşırttı.
We have conflicting opinions on the matter.
- Konuyla ilgili çelişkili görüşlerimiz var.
His behavior conflicts with what he says.
- Onun davranışı söylediği ile çelişiyor.
Native speakers can give you conflicting information about what is or is not correct in their language.
- Yerli konuşmacılar dillerinde doğru olan veya olmayan şey hakkında çelişkili bilgiler verebilirler.