It's only a matter of time before the meteor strikes.
- Meteorun çarpması sadece bir zaman meselesi.
If we don't take the threat of meteor strikes seriously, we'll all die.
- Meteor çarpması tehdidini ciddiye almazsak hepimiz öleceğiz.
To calculate the volume, multiply the length by the width by the depth.
- Hacimi hesaplamak için uzunluğu genişlikle ve derinlikle çarp.
To find degrees in centigrade, subtract 32 from the Fahrenheit temperature, then multiply by 5/9.
- Santigrat dereceyi bulmak için, fahrenhayt ısıdan 32 çıkar, sonra 5/9 ile çarp.
I just banged my head on something.
- Kafamı demin bir şeye çarptım.
He banged the door in anger.
- O, öfkeyle kapıyı çarptı.
The thief stubbed his toe on the door.
- Hırsız ayak parmağını kapıya çarparak incitti.
The truck bumped into a car.
- Kamyon bir arabaya çarptı.
They bumped against each other.
- Onlar birbirleriyle çarpıştılar.
Tom closed his eyes and listened to the sound of the waves crashing on the beach.
- Tom gözlerini kapadı ve sahile çarpan dalgaların sesini dinledi.
He did not die in the collision. Actually, he had a heart attack before crashing.
- O, çarpışmada ölmedi, aslında kazadan önce bir kalp krizi geçirdi.
Tom says he saw who crashed into Mary's car.
- Tom Mary'nin arabasına kimin çarptığını gördüğünü söylüyor.
The car crashed into the truck.
- Araba, kamyona çarptı.
3 multiplied by 5 is 15.
- 3, 5 ile çarpılırsa 15'tir.
The door frame is warped and the door won't close properly.
- Kapı kasası çarpık ve kapı uygun şekilde kapanmayacak.
I think videogames are warping our kids minds.
- Ben video oyunlarının çocuklarımızın kafalarını çarpıttığını düşünüyorum.