çalışmada

listen to the pronunciation of çalışmada
التركية - الإنجليزية
get down to
give one's full attention to (Informal)
If you get down to something, especially something that requires a lot of attention, you begin doing it. With the election out of the way, the government can get down to business
çalış
{f} working

He had an accident while working. - O çalışırken bir kaza yaptı.

Administrator and moderators are working for the best language tool, Tatoeba Project. - Yönetici ve moderatörler en iyi dil aracı Tatoeba Project için çalışıyorlar.

çalış
{f} studied

If he studied hard, he could pass the exam. - Sıkı çalışsa, sınavı geçebilir.

If she studied hard, she could pass the exam. - Sıkı çalışsa, sınavı geçebilir.

çalış
{f} functioning

The machine stopped functioning. - Makine çalışmayı kesti.

The liver is no longer functioning. - Karaciğer artık çalışmıyor.

çalış
(Sanat) touch

I'm trying to get in touch with her sister. - Kız kardeşiyle temasa geçmeye çalışıyorum.

I'll try to get in touch with Tom. - Tom'la temas kurmaya çalışacağım.

çalış
(Muzik) execution
çalış
{f} labor

The laborers are murmuring against their working conditions. - İşçiler çalışma şartlarına karşı söyleniyorlar.

They labored in the factories. - Onlar fabrikalarda çalıştılar.

çalış
{f} wrought
çalış
{f} worked

I worked for a full 24 hours without getting any sleep. - Hiç uyumadan tam 24 saat çalıştım.

I worked hard to succeed. - Başarmak için sıkı çalıştım.

çalış
{f} studying

Why are you studying English so hard? To be an English teacher. - Niçin çok İngilizce çalışıyorsun?İngilizce öğretmeni olmak için.

I'm studying English at home. - Evde İngilizce çalışıyorum.

çalış
{f} attempt

They're attempting to contact her. - Onunla iletişim kurmaya çalışıyorlar.

Tom attempted to predict the results. - Tom sonuçları tahmin etmeye çalıştı.

çalış
{f} study

Before going to study in Paris, I must brush up on my French. - Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.

Do you study English every day? - Her gün İngilizce çalışıyor musun?

çalış
{f} work

He had an accident while working. - O çalışırken bir kaza yaptı.

She had an accident while working. - O çalışırken bir kaza yaptı.

çalış
{f} run

How many times does the bus run each day? - Otobüs her gün kaç kez çalışır?

The number of cars running in the city has increased. - Şehirde çalışan arabaların sayısı arttı.

çalış
{f} labour
çalış
labored

They labored over the budget for the fiscal year 1997. - Onlar 1997 mali yılı için bütçe üzerinde çalıştılar.

They labored day after day. - Onlar üst üste her gün çalıştılar.

التركية - التركية

تعريف çalışmada في التركية التركية القاموس.

çalış
Çalma işi veya biçimi: "Her muganninin okuyuşu, her çalanın çalışı yine şahsidir ve ayrıdır."- Y. K. Beyatlı
çalış
Çalma işi veya biçimi
çalışmada
المفضلات