You will remain here until you are summoned.
- Çağırılıncaya kadar burada kalacaksın.
I'm calling her but she isn't coming.
- Onu çağırıyorum ama gelmiyor.
Tom heard someone calling his name.
- Tom birinin adını çağırdığını duydu.
The President called out the troops.
- Başkan, askeri güçleri çağırdı.
I called a cab, because it was raining.
- Bir taksi çağırdım çünkü yağmur yağıyordu.
Can you call me a taxi?
- Bana bir taksi çağırabilir misiniz?
The President called out the troops.
- Başkan, askeri güçleri çağırdı.
I'd like to page someone.
- Birini çağırtmak istiyorum.