çöpü

listen to the pronunciation of çöpü
التركية - الإنجليزية
trash out
To criticize the person spoken to in a rant

Friday night I crashed your party. / Saturday I said I'm sorry. / Sunday came 'n' trashed me out again.

(trash someone out) Criticize the person spoken to in a rant
çöp
garbage

Getting rid of garbage has become a major headache for the authorities. - Çöpten kurtulmak yetkililer için büyük bir baş belası haline gelmiştir.

In her home, kitchen garbage was fed to the pigs. - Onun evinde,domuzlar mutfak çöpüyle beslenirdi.

çöp
trash

Tom tossed the soda can into the trash. - Tom soda tenekesini çöpe attı.

There's a lot of trash on the far bank of the river. - Nehrin uzak kıyısında bir sürü çöp var.

çöp
{i} rubbish

This car is a pile of rubbish. - Bu otomobil bir çöp yığını.

Get the rubbish out of the building. - Çöpü binadan çıkarın.

çöpü dışarı çıkarmak
garbage out
çöpü ne zaman çıkartayım
When should I put out the trash
çöpü nereye çıkartayım
Where should I put out the trash
çöp
litter

You mustn't throw litter in the street. - Sokağa çöp atmamalısın.

Due to his littering offense, he was forced to 10 hours community service. - Onun çöp suçu nedeniyle, o 10 saat toplum hizmeti yapmak zorunda kaldı.

çöp
waste

Tom threw the letter into the wastebasket. - Tom mektubu çöp sepetine attı.

Please put your waste in the bins outside. - Lütfen çöpünü dışarıdaki çöp kutularına koy.

çöp
leavings
çöp
junk

Tom needs to get rid of a lot of junk. - Tom'un bir sürü çöpten kurtulması gerekiyor.

çöp
chip
çöp
discard
çöp
{i} refuse
çöp
garbage (especially animal or vegetable refuse); trash, rubbish
çöp
dregs
çöp
brushing
çöp
wastes
çöp
sweepings
çöp
waste matter
çöp
scraping
çöp
stalk
çöp
waste product
çöp
(Gıda) wooden skewer
çöp
rejectamenta
çöp
waste material
çöp
dust
armutun sapı var, üzümün/kirazın çöpü var demek
to find a fault in everything
iplik çöpü
(Tekstil) yarn waste
kendi gözündeki merteği görmez, elin gözündeki çöpü görür
(Konuşma Dili) He doesn't see the beam in his own eye, but he sees the mote in the eye of another person
kent çöpü
city refuse
kibrit çöpü
matchstick

He gathered the last three matchsticks left on the floor. - O, yerde bırakılmış son üç kibrit çöpünü topladı.

mutfak çöpü
kitchenmidden
saman çöpü
piece of straw or chaff
saman çöpü
straw

The last straw breaks the camel's back. - Devenin belini kıran son saman çöpü.

A drowning man will catch at a straw. - Boğulan bir insan saman çöpünü tutmaya çalışır.

çöp
comp. garbage
çöp
straw

He stuck a straw into an anthill. - O bir karınca yuvasına bir saman çöpü soktu.

Tom drew the shortest straw. - Tom en kısa çöpü çekti.

çöp
stalk or stem (of a fruit)
çöp
mullock
çöp
very small twig; chip of wood
çöp
litter, trash
çöp
piece of refuse (found in unlooked dry rice, chickpeas, etc.)
çöp
chip, straw; sweepings, litter, rubbish, garbage, refuse; matchstick; stalk
çöp
crud
çöp
crap
çöp
sludge
çöp
chaff
التركية - التركية

تعريف çöpü في التركية التركية القاموس.

Çöp
(Osmanlı Dönemi) ÇUB
çöp
Saman inceliğinde herhangi bir sap, dal veya tahta parçası
çöp
Saman inceliğinde herhangi bir sap, dal veya tahta parçası: "Köşk o kadar sessizdi ki, yere bir kibrit çöpü düşse çıkardığı ses işitilebilirdi."- P. Safa
çöp
Yararsız, pis veya zararlı olduğu için atılan ufak tefek şeylerin hepsi
çöpü
المفضلات