âtım

listen to the pronunciation of âtım
التركية - الإنجليزية
pulse
charge (of gunpowder); round (of ammunition): Yalnız bir atım barutum kaldı. I've only got one charge of powder left
med. (a) beat, throb (of the heart or pulse)
extend; beat
med. ejaculation (of semen)
shot, discharge; range; round; (kalp) beat, pulse
range (of a firearm or missile); shot; flight (of an arrow)
unloading; range
discharge
discharge, shooting, shot (of a firearm)
range
(Tıp) throb
beat
gunshot
(Biyokimya) excretion
(Askeri) round
(Biyokimya) clearance
shot
slip
atım düzensizliği
arrhythmia
atım genliği
pulse amplitude
serseri atım
(Askeri) wild shot
mükemmel atım
(Askeri) fixed round
yatay atım
heave
التركية - التركية
Atma işi
Atılan bir şeyin gidebildiği uzaklık
Atma işi: "Kimi yayı öptü, kimi fırlattı / En er kemankeşe yetti üç atım."- Y. K. Beyatlı
ATIM
(Osmanlı Dönemi) Kurşun menzili, kurşunun gidebildiği, yetiştiği mesâfe
ATIM
(Osmanlı Dönemi) t. Ateşli silahların boşaltılması, atılması
ATIM
(Osmanlı Dönemi) Silahın bir defa atılması için lâzım gelen barut vesaire
ÂTIM
(Osmanlı Dönemi) Ölen, mahvolan