Tom bunu kabul etmek zorunda.
- Tom has to approve this.
İngiltere ile anlaşmayı onaylamak için Senato hızlı davrandı.
- The Senate acted quickly to approve the treaty with Britain.
Tüm delegeler, onu onaylamak için oy verdi.
- All the delegates voted to approve it.
Annem sonunda planımızı onayladı.
- My mother finally approved of our plan.
Babam, evliliğimi asla onaylamayacak.
- Father will never approve of my marriage.
Babam, evliliğimi asla onaylamayacak.
- Father will never approve of my marriage.
İspanya antlaşmayı onayladı.
- Spain approved the treaty.
Ben kararı tasvip etmiyorum.
- I don't approve your decision.
Bazı insanlar profesyonel beyzbolü tasvip etmiyor.
- Some people don't approve of professional baseball.
Babam, evliliğimi kabul etmeyecek.
- Father will never approve of my marriage.
Antlaşma kabul edildi.
- The treaty was approved.
They approved of the political institutions.
His account . . . approves him a man of thought.
We approve the measure of the administration, for it is an excellent decision.