Tom bunu kabul etmek zorunda.
- Tom has to approve this.
Tüm delegeler, onu onaylamak için oy verdi.
- All the delegates voted to approve it.
İngiltere ile anlaşmayı onaylamak için Senato hızlı davrandı.
- The Senate acted quickly to approve the treaty with Britain.
Planı onaylayacak gibi görünmüyorlar.
- They don't seem to approve of the plan.
Annem sonunda planımızı onayladı.
- My mother finally approved of our plan.
Planı onaylayacak gibi görünmüyorlar.
- They don't seem to approve of the plan.
Annem sonunda planımızı onayladı.
- My mother finally approved of our plan.
Bazı insanlar profesyonel beyzbolü tasvip etmiyor.
- Some people don't approve of professional baseball.
Kumar oynamayı gerçekten tasvip etmiyorum
- I don't really approve of gambling.
Antlaşma kabul edildi.
- The treaty was approved.
Önerge oy birliği ile kabul edildi.
- The motion was approved unanimously.
Babam, evliliğimi asla onaylamayacak.
- Father will never approve of my marriage.
Onun kararını onaylamıyorum.
- I don't approve of his decision.
Geçen ekim ayında onaylandı.
- It was approved last October.
Bu plan geçen ekim ayında onaylandı.
- This plan was approved last October.
Annem sonunda planımızı onayladı.
- My mother finally approved of our plan.
Yüzden fazla ulus antlaşmayı onayladı.
- More than one hundred nations have approved the treaty.
Seyirci beğenerek alkışladı.
- The audience applauded approvingly.
Tom onaylayarak izledi.
- Tom watched approvingly.
Tom onaylayarak başını salladı.
- Tom nodded approvingly.
They approved of the political institutions.
His account . . . approves him a man of thought.
We approve the measure of the administration, for it is an excellent decision.
Although we may disagree with it, we must nevertheless approve the sentence handed down by the court-martial.
... They recently did approve Google Maps, thank goodness. ...
... And some of the apps we make, they approve, and some of them ...