Birkaç hatanın dışında, kompozisyonun mükemmeldi.
- Apart from a few mistakes, your composition was excellent.
İngilizcenin dışında, aynı zamanda matematik öğretir.
- Apart from English, he also teaches math.
Kız kardeşimden başka, ailem televizyon izlemez.
- Apart from my sister, my family doesn't watch TV.
Ebeveynlerinden başka hiç kimse onu çok iyi tanımıyor.
- Apart from his parents, no one knows him very well.
O, ebeveynlerinden ayrı yaşıyor.
- He lives apart from his parents.
Nasıl çalıştığını anlamak için ayrı şeyler almayı isterim.
- I like to take things apart to see what makes them tick.
Ne yazık ki bütün şey parçalara ayrıldı.
- Unfortunately, the whole thing fell apart.
Elektrikli cihazları parçalarına ayırmayı seviyor.
- He likes to take electric devices apart.
Tom'un dairesinde başka ne buldun?
- What else did you find in Tom's apartment?
Ebeveynlerinden başka hiç kimse onu çok iyi tanımıyor.
- Apart from his parents, no one knows him very well.
Birçok kitap için, kapaklar çok uzaktadır.
- For many books, the covers are too far apart.
Tom benim yerimden uzakta olmayan bir apartmanda yaşıyor.
- Tom lives in an apartment not far from my place.
Şeyler parça parça oluyor.
- Things are coming apart.
All right, but apart from the sanitation, the medicine, education, wine, public order, irrigation, roads, a fresh water system, and public health, what have the Romans ever done for us? - Life of Brian.
A handful of examples apart, an English preposition precedes its complement.
... ALAN RUSBRIDGER: Apart from The Guardian. ...
... the world apart from America. ...