İngilizcenin dışında, aynı zamanda matematik öğretir.
- Apart from English, he also teaches math.
Birkaç imla hatasının dışında, o iyi bir evrak.
- It's a good paper, apart from a few spelling mistakes.
Barak Obama dışında bütün Amerika Birleşik Devletleri başkanları beyazdır.
- Apart from Barack Obama, all US presidents were white.
Ebeveynlerinden başka hiç kimse onu çok iyi tanımıyor.
- Apart from his parents, no one knows him very well.
O, ebeveynlerinden ayrı yaşıyor.
- He lives apart from his parents.
O, ailesinden ayrı yaşıyor.
- He lives apart from his family.
Çocuk radyoyu parçalara ayırdı.
- The boy took the radio apart.
O, bir saati parçalara ayırdı.
- He took apart a watch.
Tom'un dairesinde başka ne buldun?
- What else did you find in Tom's apartment?
Kız kardeşimden başka, ailem televizyon izlemez.
- Apart from my sister, my family doesn't watch TV.
Birçok kitap için, kapaklar çok uzaktadır.
- For many books, the covers are too far apart.
Tom benim yerimden uzakta olmayan bir apartmanda yaşıyor.
- Tom lives in an apartment not far from my place.
Şeyler parça parça oluyor.
- Things are coming apart.
All right, but apart from the sanitation, the medicine, education, wine, public order, irrigation, roads, a fresh water system, and public health, what have the Romans ever done for us? - Life of Brian.
A handful of examples apart, an English preposition precedes its complement.
... the world apart from America. ...
... also proposing, separate and apart from the jobs bill, ...