Gıda ve giyim tezgahlarındaki ürünler çok ucuz.
- Goods at the food and clothing stalls were very cheap.
Tom'un bir giyim mağazası açma çabaları boşa gitti.
- Tom's efforts to open a clothing store went up in smoke.
Ben genellikle yerel bir mağazada giysi satın alırım.
- I usually buy clothing at a local store.
Ben çevrimiçi giysi satarım.
- I sell clothing online.
Tom gündelik giysiler giyinmişti.
- Tom was dressed in casual clothing.
Yazın pamuklu giysileri giymeyi severim.
- I like cotton clothing in the summer.
Onlar kendi elbiselerini berbat etmediler.
- They didn't ruin their clothing.
Tom elbiselerini berbat edecek.
- Tom will ruin his clothing.
Her ikisi de koyu renk kıyafetler giymişti.
- Both wore dark clothing.
Bugün elbette sıcak! Yanlış türde kıyafet giydim.
- Today sure is hot! I wore the wrong kind of clothing.
Sel kurbanlarına yiyecek ve giyecek sağladık.
- We provided the flood victims with food and clothing.
Onlar yiyecek ve giyecek aldılar.
- They took food and clothing.
Kötü hava yoktur, kötü elbise vardır.
- There's no bad weather, there's bad clothing.
Lee en güzel elbisesini giymişti.
- Lee was dressed in his finest clothing.