Buralarda bir yabancıyım.
- I'm a stranger in these parts.
Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı.
- A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else.
İki bilinmeyenli bir denklem gibiydi hepsi.
- It was all like a single equation with two unknowns.
Onun buluşlarının büyük bir kısmı tarihe bilinmeyen olarak kalacağı tahmin edilmektedir.
- It is estimated that a great part of his inventions would remain unknown to the date.
Bir köpek yabancılara havlar.
- A dog barks at strangers.
Bir köpek yabancılara havlar.
- A dog will bark at strangers.
Yaşarken tanınmayan birçok büyük düşünür ölümden sonra ünlü oldu.
- Many great thinkers who were unknown while alive became famous after death.