Bu kutuları depolamak için yeterli yerim yok.
- I don't have enough space to store these boxes.
Onun tarihsel ayrıntılar hakkında büyük bir bilgi deposu var fakat hayatta onun bir işe yaradığından cidden süphe duyuyorum.
- He has a great storehouse of knowledge about historical details but I seriously doubt that's of any use in life.
Depoyu kilitlemeyi unuttum.
- I forgot to lock the storeroom.
Amcamın cadde boyunca bir mağazası var.
- My uncle has a store along the street.
Annem, bir meyve mağazasından biraz elma aldı.
- My mother bought some apples at a fruit store.
Oyuncak dükkânı kapandı.
- The toy store is closed.
Dükkan tiyatronun tam karşısında.
- The store is just across from the theater.
Hâlâ Tom'un garajında depolanmış şeylerim var.
- I still have things stored in Tom's garage.
Develer hörgüçlerinde çok miktarda yağ depolayabilir.
- A camel can store a large amount of fat in the hump on its back.
Mağazada Tom için form doldurmak zorundayım.
- I have to fill in for Tom at the store.