Onu başka bir şekilde söyle.
- Say it in another way.
Bana başka bir kamera göster.
- Show me another camera.
Onu bir daha deneyeceğiz.
- We're going to give it another try.
Neden bunu bir daha denemiyoruz?
- Why don't we give this another try?
Bu tamamıyla farklı bir konu.
- That's a horse of another colour.
Bir kelime başka dilden ödünç alındığı zaman, sık sık aynı anlama sahip olarak başlar; ancak her iki dilde de sürekli kullanımı ile, şimdi ayrı kelimeler farklı çağrışımları artırabilir.
- When a word is borrowed from another language, it frequently begins by having the same meaning; but with continued use in both languages, the now separate words may accrete disparate connotations.
Ayrıca başka bir nedeni vardı.
- There also was another reason.
Otobüsler art arda ayrıldı.
- The buses left one after another.
Lütfen bana başka bir tane daha gösterin.
- Please show me another one.
Bu odayı sevmiyorum. Başka bir tane alabilir miyim?
- I don't like this room. May I have another one?
Sana bir tane daha alayım.
- Let me buy you another one.
Size bir tane daha alabilir miyim?
- Can I get you another one?
Tom bir şey söyleyen fakat başka birini yapan insan türü değildir.
- Tom isn't the kind of person who says one thing but does another.
Sen kendi suçlarını hatırladığında, başka birininkini unutursun.
- When you remember your own crimes, you forget another's.
Onlar bunu bir başka gün bitirecekler.
- They'll finish this another day.
On dakikalık bir başka yürüyüş bizi kıyıya getirdi.
- Another ten minutes' walk brought us to the shore.
Bunu sevmedim. Bana bir başkasını göster.
- I don't like this. Show me another.
Bir ağaç ölürse yerinde bir başkası yetişir.
- If a tree dies, plant another in its place.
Her ev diğerine bağırma mesafesindedir.
- Each house is within shouting distance of another.
Her ev diğerine yakındır.
- Each house is near another.
Fadıl asla başka birisine zarar veremez.
- Fadil can never hurt another person.