any or some; any different person, indefinitely; anyone else; someone else

listen to the pronunciation of any or some; any different person, indefinitely; anyone else; someone else
İngilizce - Türkçe

any or some; any different person, indefinitely; anyone else; someone else teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

another
{s} öbür
another
başka

Çin'de başka bir arkadaşım var. - I have another friend in China.

Onu başka bir şekilde söyle. - Say it in another way.

another
bir daha

Onu bir daha deneyeceğiz. - We're going to give it another try.

Buna bir daha bakmanı istiyorum. - I'd like you to take another look at this.

another
{s} farklı

Bu tamamıyla farklı bir konu. - That's a horse of another colour.

Bu, farklı bir çift ayakkabı. - This is an another pair of shoes.

another
{s} bir (şey) daha: another match bir kibrit daha
another
{s} ayrı

Ayrıca başka bir nedeni vardı. - There also was another reason.

Öncelikle, beş parasızım, ayrıca, zamanım yok. - For one thing, I'm penniless; for another, I don't have the time.

another
{s} başka, başka bir: another time başka sefer
another
başka bir tane

Lütfen bana başka bir tane daha gösterin. - Please show me another one.

Lütfen bana başka bir tane daha gösterir misiniz? - Would you please show me another one?

another
bir tane daha

Size bir tane daha alabilir miyim? - Can I get you another one?

Lütfen bana başka bir tane daha gösterin. - Please show me another one.

another
{s} bir, ikinci bir: This is going to be
another
başka biri

Tom bir şey söyleyen fakat başka birini yapan insan türü değildir. - Tom isn't the kind of person who says one thing but does another.

Başka biri için yer var mı? - Is there space for another person?

another
başka (bir)
another
sair
another
bir (şey) daha
another
bir başka

Sophie bilinmeyen bir gönderenden gelen bir başka mektup almak için can atıyordu. - Sophie had been looking forward to getting another letter from the unknown sender.

Ünlü yazar bir başka en çok satan kitabı oluşturdu. - The famous author created another best-selling book.

another
başkası

Başkası konuşuyorken sözünü kesme. - Do not interrupt when another is speaking.

Bir ağaç ölürse yerinde bir başkası yetişir. - If a tree dies, plant another in its place.

another
diğeri

Her ev diğerine yakındır. - Each house is near another.

Bir gün geçti. Sonra diğeri. - One day passed. Then another.

another
öbürü
another
başka birisi

Fadıl asla başka birisine zarar veremez. - Fadil can never hurt another person.

another
(sıfat) başka, öbür, ayrı, farklı, bambaşka
İngilizce - İngilizce
another
any or some; any different person, indefinitely; anyone else; someone else

    Heceleme

    a·ny or some; a·ny dif·fer·ent person, indefinitely; a·ny·one else; some·one else

    Telaffuz