any or some; any different person, indefinitely; any one else; some one else

listen to the pronunciation of any or some; any different person, indefinitely; any one else; some one else
İngilizce - Türkçe

any or some; any different person, indefinitely; any one else; some one else teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

another
{s} öbür
another
başka

Onu başka bir şekilde söyle. - Say it in another way.

On dakikalık bir başka yürüyüş bizi kıyıya getirdi. - Another ten minutes' walk brought us to the shore.

another
bir daha

Buna bir daha bakmanı istiyorum. - I'd like you to take another look at this.

Onu bir daha deneyeceğiz. - We're going to give it another try.

another
{s} farklı

Bu, farklı bir çift ayakkabı. - This is an another pair of shoes.

Bu farklı bir kelime mi yoksa aynı kelimenin başka bir hâli mi? - Is this a different word or just another form of the same word?

another
{s} bir (şey) daha: another match bir kibrit daha
another
{s} ayrı

Otobüsler art arda ayrıldı. - The buses left one after another.

Öncelikle, beş parasızım, ayrıca, zamanım yok. - For one thing, I'm penniless; for another, I don't have the time.

another
{s} başka, başka bir: another time başka sefer
another
başka bir tane

Lütfen bana başka bir tane daha gösterin. - Please show me another one.

Bu odayı sevmiyorum. Başka bir tane alabilir miyim? - I don't like this room. May I have another one?

another
bir tane daha

Lütfen bana başka bir tane daha gösterin. - Please show me another one.

O, birayı bitirdi ve bir tane daha ısmarladı. - He finished the beer and ordered another.

another
{s} bir, ikinci bir: This is going to be
another
başka biri

Sen kendi suçlarını hatırladığında, başka birininkini unutursun. - When you remember your own crimes, you forget another's.

Başka biri için yer var mı? - Is there space for another person?

another
başka (bir)
another
sair
another
bir (şey) daha
another
bir başka

Sophie bilinmeyen bir gönderenden gelen bir başka mektup almak için can atıyordu. - Sophie had been looking forward to getting another letter from the unknown sender.

On dakikalık bir başka yürüyüş bizi kıyıya getirdi. - Another ten minutes' walk brought us to the shore.

another
başkası

Şanslı bir ruh seni terk ettiği zaman, bir başkası seni alır.Ben az önce bir iş sınavını geçtim. - When one lucky spirit abandons you another picks you up. I just passed an exam for a job.

Başkası konuşuyorken sözünü kesme. - Do not interrupt when another is speaking.

another
diğeri

O konuşurken çoğunlukla bir konudan diğerine atlar. - He frequently jumps from one topic to another while he is talking.

Söz vermek bir şeydir, ve diğeri yerine getirmektir. - It is one thing to promise, and another to perform.

another
öbürü
another
başka birisi

Fadıl asla başka birisine zarar veremez. - Fadil can never hurt another person.

another
(sıfat) başka, öbür, ayrı, farklı, bambaşka
İngilizce - İngilizce
another
any or some; any different person, indefinitely; any one else; some one else

    Heceleme

    a·ny or some; a·ny dif·fer·ent person, indefinitely; a·ny one else; some one else

    Telaffuz