any individual or formal organization with standing before the courts

listen to the pronunciation of any individual or formal organization with standing before the courts
İngilizce - Türkçe

any individual or formal organization with standing before the courts teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

person
{i} şahıs

Tom kötü bir şahıs değil. - Tom isn't a bad person.

Hiçbir şey bir şahıs olmak kadar zor değil. - Nothing is as difficult as becoming a person.

person
{i} kişi

Dün yeni bir kişisel bilgisayar satın aldım. - I bought a new personal computer yesterday.

Bilal bilgili bir kişidir. - Bilal is a person of knowledge.

person
{i} tip

Tam olmanı hayal ettiğim insan tipisin. - You're just the kind of person I imagined you'd be.

O tür şeyi ne tip insan yapardı? - What sort of person would do that kind of thing?

person
{i} birey

Yalnızca her birey ona karşı harekete geçmeye karar verirse, AIDS durdurulabilir. - AIDS can be stopped only if every person decides to take action against it.

Bir bireyin sevgisini kabul et. - Accept a person's love.

person
merdüm
person
kişilik

Kişiliksiz kadınlardan hoşlanmıyorum. - I don't like women without personalities.

Japonya'ya gitmek istemeyi tercih etmemin sebebi onların çalışkan ve dürüst kişilikleridir. - The reason I prefer to go to Japan is that the people in Japan are hardworking and have honest personalities.

person
adam

Donald Trump ünlü bir iş adamıdır. - Donald Trump is a famous business person.

Tom sempatik bir adam. - Tom is an agreeable person.

person
kimse

Mağazayı pek çok kişiye sordum, ancak kimse onu duymamıştı. - I asked many persons about the store, but no one had heard of it.

Kimse paranın çoğunu katkıda bulunan kişinin Tom olduğunu bilmiyordu. - Nobody knew that Tom was the person who contributed most of the money.

person
insan

Bir insanın kalbi, yaklaşık olarak yumruğuyla aynı boyuttadır. - A person's heart is approximately the same size as their fist.

O iyi bir insan değil. - He is not a good person.

person
bizzat

Bizzat git ve onunla görüş. - Go and see him in person.

Bizzat görünmek zorundasın. - You have to appear in person.

person
{i} dilb. şahıs
person
{i} karakter [tiy.]
person
adam kişi
person
in person şahsen
person
{i} zat
person
kanuni hakları ve vecibeleri olan şahıs veya grup
person
{i} beden
İngilizce - İngilizce
person

By common law a corporation or a trust is legally a person.

any individual or formal organization with standing before the courts

    Heceleme

    a·ny in·di·vi·du·al or for·mal or·ga·ni·za·tion with stand·ing be·fore the courts

    Türkçe nasıl söylenir

    eni îndıvîcıwıl ır fôrmıl ôrgınızeyşın wîdh ständîng bîfôr dhi kôrts

    Telaffuz

    /ˈenē ˌəndəˈvəʤəwəl ər ˈfôrməl ˌôrgənəˈzāsʜən wəᴛʜ ˈstandəɴɢ bəˈfôr ᴛʜē ˈkôrts/ /ˈɛniː ˌɪndəˈvɪʤəwəl ɜr ˈfɔːrməl ˌɔːrɡənəˈzeɪʃən wɪð ˈstændɪŋ bɪˈfɔːr ðiː ˈkɔːrts/