Tom endişeyle bekledi.
- Tom waited anxiously.
Tom ve Mary endişeyle dışarıda bekliyor.
- Tom and Mary are anxiously waiting outside.
O çok hevesle İngilizce çalıştı.
- She studied English very eagerly.
Tom ona verdiğim elmayı hevesle yedi.
- Tom eagerly ate the apple I gave him.