Sonucun hesabını vermek zorundasın.
- You've got to answer for the outcome.
Tom cevap vermek için çok şeye sahip.
- Tom has a lot to answer for.
Ben bu adamın dürüstlüğü için cevap vereceğim.
- I'll answer for this man's honesty.
The mayor has a lot to answer for.
I will answer for his debt, if he can't pay on the day.