Sonucun hesabını vermek zorundasın.
- You've got to answer for the outcome.
Onun dürüstlüğü için cevap veriyorum.
- I answer for her honesty.
Tom cevap vermek için çok şeye sahip.
- Tom has a lot to answer for.
Soruyu cevaplamak için senin sıran.
- It's your turn to answer the question.
Tüm yapmanız gereken, burada oturmak ve doktorun sorularını cevaplamak.
- All you have to do is sit down here and answer the doctor's questions.
Bütün soruları yanıtlamak zorunda mıyım?
- Do I have to answer all of the questions?
Onun mektubunu yanıtlamak zorundayım.
- I have to answer his letter.
Bu soruya cevap vermek zor.
- It's difficult to answer this question.
O, telefona cevap vermek için kalktı.
- She got up to answer the phone.
İngilizce yanıt vermek zorunda mıyım?
- Do I have to answer in English?
Soruyu kolaylıkla yanıtlaması bizi şaşırttı.
- The ease with which he answered the question surprised us.
Larry Ewing bana cevap vermiyor.
- Larry Ewing doesn't answer me.
Bu soruyu cevaplamalısın.
- You must answer the question.
Cevabınız tatmin edici olmaktan uzaktır.
- Your answer is far from satisfactory.
Onun cevabı tatmin edici olmaktan uzaktı.
- His answer was far from satisfactory.
Çok kibarsın diye Willie yanıtladı.
- That's very nice of you, Willie answered.
Soruyu kolaylıkla yanıtlaması bizi şaşırttı.
- The ease with which he answered the question surprised us.
Köpek John adına karşılık veriyor.
- The dog answers to the name John.
Ben onun sahtekarlığına karşılık veremem.
- I can't answer for his dishonesty.
Problemin çözümü yok gibi görünüyordu.
- There seemed to be no answer to the problem.
Çözümü bilmiyorsan cevabı boş bırakmalısın.
- You should leave the answer blank if you don't know the solution.
Çocuk cevap verdi: Ben Japonum.
- I'm Japanese, the boy answered.
Eğer telefon çalarsa cevap verebilir misin?
- If the telephone rings, can you answer it?
The mayor has a lot to answer for.
I will answer for his debt, if he can't pay on the day.
Her answer to his proposal was a slap in the face.
Theobald spoke as if watches had half-a-dozen purposes besides time-keeping, but he could hardly open his mouth without using one or other of his tags, and answering every purpose was one of them.
He answered the question.
She answered the door.
I wish she had answered her picture as well.
... fail to even promote legislation that would have provided an answer for those that want ...
... around to the Mundaneum to find the answer for you, ...