That's to say, I have a better understanding of the Chinese nation.
- Yani, Çin ulusuna karşı daha anlayışlıyım.
This book is above my understanding.
- Bu kitap benim anlayışımın üzerindedir.
Tom is savvy, isn't he?
- Tom anlayışlı, değil mi?
There is a global problem of comprehension.
- Küresel bir anlayış sorunu var.
You're a very perceptive person.
- Sen çok anlayışlı bir adamsın.
Without a basic understanding of certain norms, communication is impossible.
- Bazı normlarla ilgili temel bir anlayış olmadan, iletişim mümkün değildir.
A good sense of humor will help you deal with hard times.
- İyi bir espri anlayışı zor dönemlerle başa çıkmana yardımcı olacaktır.
It is a pity that he has no sense of humor.
- Ne yazık ki onun espri anlayışı yok.
Our teacher has a wonderful sense of humor.
- Öğretmenimizin harika bir espri anlayışı var.
Theosophy is a system of belief based on mystical insight into the nature of God and the soul.
- Teosofi Tanrı ve ruhun doğasında mistik anlayışa dayalı bir inanç sistemidir.
I appreciate your insights.
- Ben anlayışlarını takdir ediyorum.
You're a very perceptive person.
- Sen çok anlayışlı bir adamsın.
I won't let all that commercialism ruin my Christmas.
- Bütün ticari anlayışımın Noel'imi mahvetmesine izin vermeyeceğim.
I appreciate your insights.
- Ben anlayışlarını takdir ediyorum.