anlamama

listen to the pronunciation of anlamama
Türkçe - İngilizce
to understand
anla
found out

I just found out that my dad is not my biological father. - Babamın biyolojik babam olmadığını kesinlikle anladım.

Tom called Mary and found out she wasn't planning on coming. - Tom Mary'yi aradı ve onun gelmeyi planlamadığını anladı.

anlamamak
(neg. form of anlamak ) not to understand
anla
find out

Tom didn't know the meaning of anglophobia, so he did a quick web search to see if he could find out what it meant. - Tom anglophobia'nın anlamını bilmiyordu, bu yüzden onun ne demek olduğunu bulabilmek için hızlı bir web araştırması yaptı.

I imagine that Tom will eventually find out that Mary has been talking behind his back. - Sanırım Tom sonunda Mary'nin onun arkasından konuştuğunu anlayacak.

anlamamak
miss
anlamamak
(deyim) be out of one's depth
anla
make out

I could not make out what he meant. - Onun ne demek istediğini anlayamadım.

I can't make out what you're saying. - Söylediğini anlayamıyorum.

anla
{f} understood

Read such books as can be easily understood. - Kolayca anlaşılabilir olduğu için bu tür kitapları okuyun.

Yet Japan is still not sufficiently understood by other countries, and the Japanese, likewise, find foreigners difficult to understand. - Ancak Japonya hâlâ diğer ülkeler tarafından yeterince anlaşılamamıştır, ve Japonlar, aynı şekilde, yabancıları anlamayı zor bulmuştur.

anla
make sense of

Can you make sense of what he says? - Onun ne söylediğini anlayabiliyor musun?

I was trying to make sense of what had happened. - Ben ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.

anla
{f} understanding

Understanding you is really very hard. - Seni anlamak gerçekten çok zor.

This kind of music is something that older people have difficulty understanding. - Bu tür müzik, daha yaşlı insanların anlamakta zorluk çektiği bir şeydir.

anla
got it

I think I got it right. - Sanırım onu doğru anladım.

I got it, so no bullshit, okay? - Anladım, bu yüzden saçmalık yok, değil mi?

anla
catch on

Tom is just beginning to catch on. - Tom, daha yeni anlamaya başlıyor.

Being a foreigner, I couldn't catch on to the joke. - Ben bir yabancı olduğum için, şakayı anlayamadım.

anla
{f} finding out

I'm trying to figure out how you managed to do that without anyone finding out. - Biri fark etmeden onu nasıl başardığını anlamaya çalışıyorum.

anla
{f} tumble
anla
comprehend

I doubt Tom can comprehend what we're talking about. - Tom'un ne hakkında konuştuğumuzu anlayabileceğinden şüphe duyuyorum.

I can't even begin to comprehend why somebody would do something like this. - Birinin neden böyle bir şey yapacağını anlamaya bile başlayamıyorum.

anla
figure out

I couldn't figure out what he meant. - Onun ne demek istediğini anlayamadım.

I imagine that Tom will eventually figure out that Mary doesn't really like him. - Sanırım sonunda Tom Mary'nin gerçekten ondan hoşlanmadığını anlayacak.

anla
made sense of
anla
understand

No one understands me. - Hiç kimse beni anlamıyor.

I do not understand you. - Siz insanları anlamıyorum.

anla
latch on
anla
latch onto
anlamamak
be bad at sth
anlamamak
be bad of sth
anla
made out
anla
apprehend
anla
(Biyoloji) acclaim
İngilizce - İngilizce

anlamama teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı

anlä
Argonne National Laboratory, operated by the University of Chicago as part of the U S Department of Energy's national laboratory system
anlä
Light anti-ship missile
anlä
Argonne National Laboratory
Türkçe - Türkçe

anlamama teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

anlamamak
Hoşlanmamak, ilgilenmemek
anlamama