anlaşmazlıklar

listen to the pronunciation of anlaşmazlıklar
Türkçe - İngilizce
conflict
disputes

International disputes must be settled peacefully. - Uluslar arası anlaşmazlıkların barışçıl bir şekilde çözümlenmeli.

Industrial disputes are still a problem. - Endüstriyel anlaşmazlıklar hala bir sorundur.

anlaşmazlık
conflict

Every day many human lives were lost there in political conflicts. - Orada siyasi anlaşmazlıklarda her gün birçok insan hayatını kaybetti.

There is a great conflict between religion and science. - Din ve bilim arasında büyük bir anlaşmazlık vardır.

anlaşmazlık
{i} disagreement

It's clear that there's a rather strong disagreement between the two. - İkisinin arasında oldukça güçlü bir anlaşmazlık olduğu açıktır.

What do you do when you have a financial disagreement in your family? - Ailende bir mali anlaşmazlık olduğu zaman ne yaparsın?

anlaşmazlık
controversy

There was a controversy about the location of the new school. - Yeni okulun yeri ile ilgili anlaşmazlık vardı.

anlaşmazlık
friction
anlaşmazlık
(Hukuk) dispute

The end of which there were two little sketches of rhetoric and logic, the latter finishing with a specimen of a dispute in the Socratic method. - Onun sonunda konuşma sanatı ve mantık ile ilgili , Socrates metodunda herhangi bir anlaşmazlık örneği ile biten ikincisinin sonunda iki küçük skeç vardı.

The countries concerned settled the dispute by peaceful means. - Ülkeler barışçıl amaçlarla anlaşmazlıkları çözmekle ilgileniyorlardı.

anlaşmazlık
run in
anlaşmazlık
ambiguity
anlaşmazlık
{i} strife
anlaşmazlık
quarrel
anlaşmazlık
dissent
anlaşmazlık
rift

A deep rift opened up between them. - Onlar arasında derin bir anlaşmazlık açıldı.

anlaşmazlık
nonviolent
anlaşmazlık
(Ticaret) disputes

International disputes must be settled peacefully. - Uluslar arası anlaşmazlıkların barışçıl bir şekilde çözümlenmeli.

These disputes between the two nations should be solved in accordance with international law. - İki ülke arasındaki bu anlaşmazlıklar, uluslararası hukuka uygun olarak çözülmelidir.

anlaşmazlık
holdout
anlaşmazlık
discrepancy
anlaşmazlık
difference
anlaşmazlık
variance
anlaşmazlık
disaccord
anlaşmazlık
argument
anlaşmazlık
discord

There's been a lot of discord in the office lately. - Son zamanlarda ofiste birçok anlaşmazlık oldu.

anlaşmazlık
dissension
anlaşmazlık
altercation
anlaşmazlık
dissidence
anlaşmazlık
potential difference
anlaşmazlık
disagreement, incompatibility
anlaşmazlık
mix up
anlaşmazlık
division; embroilment
anlaşmazlık
incompatiblity
anlaşmazlık
disagreement, misunderstanding, conflict, dispute, discord, difference, friction
anlaşmazlık
discordance
anlaşmazlık
disunion
anlaşmazlık
odds

After an uphill struggle against great odds they finally got the company on its feet again. - Büyük anlaşmazlıklara karşı zorlu bir mücadeleden sonra, onlar nihayet şirketi tekrar kendi ayakları üzerinde durdurdular.

He is always at odds with his boss. - O her zaman patronuyla anlaşmazlık içinde.

anlaşmazlık
fight
anlaşmazlık
divided counsel
anlaşmazlık
imbroglio
anlaşmazlık
disunity
anlaşmazlık
{i} embroilment
anlaşmazlık
misunderstand
anlaşmazlık
mixup
anlaşmazlık
{i} misunderstanding
anlaşmazlık
embroil
anlaşmazlık
incompatibility
anlaşmazlık
{i} division
bölgesel anlaşmazlıklar
(Hukuk) territorial disputes, regional disputes
ticari anlaşmazlıklar
(Hukuk) commercial litigations
Türkçe - Türkçe

anlaşmazlıklar teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

anlaşmazlık
İki veya daha çok tarafın düşünce ve amaçları arasında ayrılık, uyuşmazlık, ihtilâf
anlaşmazlık
İki veya daha çok tarafın düşünce ve amaçları arasında ayrılık, uyuşmazlık, ihtilaf: "Mustafa yedi yaşına basınca ana baba arasında anlaşmazlık kalmadı."- R. H. Karay
anlaşmazlıklar