anlä

listen to the pronunciation of anlä
İngilizce - İngilizce
Argonne National Laboratory, operated by the University of Chicago as part of the U S Department of Energy's national laboratory system
Light anti-ship missile
Argonne National Laboratory
Türkçe - İngilizce

anlä teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı

anla
found out

Tom just found out that he has to move to Boston. - Tom Boston'a taşınmak zorunda olduğunu anladı.

Tom called Mary and found out she wasn't planning on coming. - Tom Mary'yi aradı ve onun gelmeyi planlamadığını anladı.

anla
find out

I imagine that Tom will eventually find out that Mary has been talking behind his back. - Sanırım Tom sonunda Mary'nin onun arkasından konuştuğunu anlayacak.

You'll get into trouble if your parents find out. - Ailen anlarsa başın belaya girer.

anla
make out

I can't make out what you're saying. - Söylediğini anlayamıyorum.

I can't make out the meaning of this sentence. - Ben bu cümlenin anlamını çıkaramıyorum.

anla
{f} understood

I know you think you understood what you thought I said, but I'm not sure you realized that what you heard is not what I meant. - Ne söylediğimi sandığını anladığını düşündüğünü biliyorum fakat duyduğunun benim demek istediğimin olmadığını anladığından emin değilim.

Any universe simple enough to be understood is too simple to produce a mind able to understand it. - Anlaşılması yeterince basit bir evren onu anlayabilecek bir aklı üretemeyecek kadar çok basittir.

anla
make sense of

Can you make sense of what he says? - Onun ne söylediğini anlayabiliyor musun?

Tom tried to make sense of what just happened. - Tom sadece ne olduğunu anlamaya çalıştı.

anla
{f} understanding

Understanding you is really very hard. - Seni anlamak gerçekten çok zor.

This kind of music is something that older people have difficulty understanding. - Bu tür müzik, daha yaşlı insanların anlamakta zorluk çektiği bir şeydir.

anla
got it

Tom got it all wrong. - Tom onun hepsini yanlış anladı.

Tom got it wrong, didn't he? - Tom onu yanlış anladı, değil mi?

anla
catch on

She doesn't seem to be able to catch on to what he is saying. - O onun ne dediğini anlayabiliyor gibi görünmüyor.

Tom is just beginning to catch on. - Tom, daha yeni anlamaya başlıyor.

anla
{f} finding out

I'm trying to figure out how you managed to do that without anyone finding out. - Biri fark etmeden onu nasıl başardığını anlamaya çalışıyorum.

anla
{f} tumble
anla
comprehend

I can't even begin to comprehend why somebody would do something like this. - Birinin neden böyle bir şey yapacağını anlamaya bile başlayamıyorum.

The professor was unable to comprehend what I meant. - Profesör ne demek istediğimi anlayamadı.

anla
figure out

Tom can't figure out how to fill out this application form. - Tom başvuru formunu nasıl dolduracağını anlayamıyor.

Tom couldn't figure out what Mary was trying to say. - Tom Mary'nin ne söylemeye çalıştığını anlayamadı.

anla
made sense of
anla
understand

No one understands that. - Onu hiç kimse anlamıyor.

I do not understand you. - Siz insanları anlamıyorum.

anla
latch on
anla
latch onto
anla
made out
anla
apprehend
anla
(Biyoloji) acclaim
kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla/dinle/işit
(Konuşma Dili) Since he couldn't say this directly to her, he said it to someone else in the hope that she would listen in and get the message