Geminin bir işaretli listesi vardı.
- The ship had a marked list.
Tom üzerinde oturma odası eşyası işaretli bir karton kutuyu açtı.
- Tom opened a cardboard box marked living room stuff.
Tom'un duvarı pembe boyalı.
- Tom painted the wall pink.
Şeytan boyalı olduğu kadar siyah değil.
- The devil is not so black as he is painted.
Mary'nin tırnakları parlak kırmızıya boyanmış.
- Mary's nails were painted a bright red.
Duvarlar sarıyken, yer yeşile boyanmıştı.
- The floor was painted green, while the walls were yellow.
Tom bir cümleyi sarı bir fosforlu kalemle işaretledi.
- Tom marked a sentence with a yellow highlighter.
Sığırlar damgalarla işaretlenirler.
- The cattle are marked with brands.
Muhalefet daha belirgin oluyor.
- Opposition is becoming more marked.
İki fikir arasındaki zıtlık çok belirgin.
- The contrast between the two ideas is very marked.