Yaşlı Alman posta taşıyıcı hediye işaretli pakete dokunmak istemedi.
- The old German mail carrier did not want to touch the package marked gift.
Tom üzerinde oturma odası eşyası işaretli bir karton kutuyu açtı.
- Tom opened a cardboard box marked living room stuff.
Şeytan boyalı olduğu kadar siyah değil.
- The devil is not so black as he is painted.
Tom'un duvarı pembe boyalı.
- Tom painted the wall pink.
Duvarlar sarıyken, yer yeşile boyanmıştı.
- The floor was painted green, while the walls were yellow.
Tom yeni boyanmış bir bankta oturdu.
- Tom sat on a bench that had just been painted.
Sığırlar damgalarla işaretlenirler.
- The cattle are marked with brands.
Biz HTML'nin, temel bir kural olarak, açık ve kapalı etiketlerle işaretlenmiş elementler olduğunu açıkladık.
- We have explained that HTML is, as a basic rule, elements marked up with open and close tags.
Parti belirgin bir başarıydı.
- The party was a marked success.
Muhalefet daha belirgin oluyor.
- Opposition is becoming more marked.