Hiçbir yunusa dokundun mu?
- Have you ever touched a dolphin?
O asla şaraba dokunmadı.
- He never touched wine.
Misafirler geldiğinde, o piyano çalıyordu.
- She was playing the piano when the guests arrived.
O, büyük bir arabada geldi.
- He arrived in a big car.
Ben geldiğimde, anlaşmazlık kaynama noktasına ulaşmıştı.
- When I arrived, the dispute had reached its boiling point.
Tom müteessir görünüyordu.
- Tom seemed to be touched.
Tom, Mary'nin onun hakkında üzgün olmasından etkilenmişti.
- Tom was touched that Mary was worried about him.