Bu, hayatımın en iyi anılarından biri olacaktır.
- This will be one of the best memories of my life.
Hisleri, görüntüleri, düşünceleri ya da anıları iletmeyen müzik sadece arka fon gürültüsüdür.
- Music that doesn't transmit feelings, images, thoughts, or memories is just background noise.
Onunla ilgili anılarım azalmaya başladı.
- My memory of her has begun to recede.
O, anılarımda kaybolmaya başlamıştı.
- She had begun to recede in my memory.
Hafıza, beynimizin önemli bir fonksiyonudur.
- Memory is an essential function of our brain.
O iyi bir hafızaya sahiptir.
- He has a good memory.
En ufak bir şüphe olmadan, rüya daha önceki hayattan bir hatıraydı.
- Without the slightest doubt, the dream was a memory from a previous life.
Çocukluğumu net hatırlıyorum.
- I have a clear memory of my childhood.
Babamın anısına bir şiir yazdım.
- I wrote a poem in memory of my dad.
Ölmüş kocasının anısına değer verdi.
- She cherished the memory of her dead husband.
Boston'da geçirdiğim zaman, yıllarca hatıralarımı süsleyecek.
- I will have good memories of my time in Boston for many years.
Eski güzel günlerin hatıraları sel gibi peş peşe geldi.
- Memories of the good old days came flooding back one after another.
He brought back several souvenirs.
- Er hat viele Andenken zurückgebracht.
Last week, I mailed him some souvenirs from the U.S.
- Letzte Woche versandte ich an ihn einige Andenken aus den Vereinigten Staaten.
I'll keep the menu as a souvenir.
- Ich behalte die Speisekarte als Andenken.
Last week, I mailed him some souvenirs from the U.S.
- Letzte Woche versandte ich an ihn einige Andenken aus den Vereinigten Staaten.