Kostümler kırmızı, pembe, mavi ve benzeriydi.
- The costumes were red, pink, blue, and so forth.
O bana yaşımı, adımı, adresimi ve benzeri şeyleri sordu.
- He asked me my age, my name, my address, and so forth.
Seyirciler arasında öğretmenler, avukatlar, mühendisler ve benzerleri vardı.
- Among the audience, there were teachers, lawyers, engineers, and so on.
Elmalar, portakalllar, ve benzerlerini getirdi.
- She brought apples, oranges, and so on.
Süt, yumurta, tereyağı ve benzeri şeyleri satın almalısınız.
- You must buy milk, eggs, butter, and so on.
Gemi kömür, kereste, ve benzeri şeylerle yüklüydü.
- The vessel was loaded with coal, lumber, and so on.
O bana yaşımı, adımı, adresimi ve benzeri şeyleri sordu.
- He asked me my age, my name, my address, and so forth.
Kalemler, defterler, sözlükler vesaire satın aldı.
- He bought pencils, notebooks, dictionaries and so on.
O bana yaşımı, adımı, adresimi ve benzeri şeyleri sordu.
- He asked me my age, my name, my address, and so forth.
Kostümler kırmızı, pembe, mavi ve benzeriydi.
- The costumes were red, pink, blue, and so forth.
Dolma kalemlere, defterlere ve buna benzer şeylere ihtiyacım var.
- I need pens, notebooks and so on.
Gemi kömür, kereste, ve benzeri şeylerle yüklüydü.
- The vessel was loaded with coal, lumber, and so on.
Bizim ortak çok şeyimiz var: hobiler, öğretim durumu, ve benzeri.
- We have many things in common: hobbies, educational background, and so on.
Elma, portakal falan getirdi.
- She brought apples, oranges, and so on.
Don't forget to pack weather items appropriate for the climate: sunscreen, rain gear, and so forth.
Put things where you will use them: sponges next to the sink, knives next to the cutting board, and so on.