Tom anlaşma şartlarına uymadı.
- Tom has welshed on the agreement.
Tom ve Mary bir anlaşmaya vardılar.
- Tom and Mary reached an agreement.
Hintliler bu anlaşmadan mutlu değillerdi.
- The Indians were not happy with this agreement.
Toplam gizliliği kabul etmek ve bir gizlilik sözleşmesi imzalamak zorundaydık.
- We had to agree to total confidentiality and sign a non-disclosure agreement.
He nodded his agreement.