an uncertain or unspecified thing; one thing

listen to the pronunciation of an uncertain or unspecified thing; one thing
İngilizce - Türkçe

an uncertain or unspecified thing; one thing teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

something
birşey

Yarın sabah Tom'un birşeyler yapmasına yardım etmeliyim. - I have to help Tom do something tomorrow morning.

Bu öğleden sonra Tom'un birşeyler yapmasına yardım edeceğim. - I'm going to help Tom do something this afternoon.

something
biraz

Bu biraz farklı bir şeydi ve beraber takıldığım insanlar bunlardan takıyordu. - It's something a bit different and the people I was hanging around with wore them.

Biraz geç olduğunu biliyorum ama şimdi uğramamın bir sakıncası var mı? Seninle tartışmam gereken bir şeyim var. - I know it's kind of late, but would you mind if I came over now? I have something I need to discuss with you.

something
falan

Aptal ya da falan olduğumu düşünüyor musun? - Do you think I'm stupid or something?

Neden parka falan gitmiyoruz? - Why don't we go to the park or something?

something
{i} önemli bir şey

Önemli bir şey biliyor gibi görünüyor. - She seems to know something important.

Mary'yi gördüğüm her seferde, ondan yeni ve önemli bir şey öğreniyorum. - Each time I see Mary, I learn something new and important from her.

something
bir parça şey
something
olağanüstü bir şey

Olağanüstü bir şey görmek istiyor musun? - Do you want to see something extraordinary?

something
(hiç yoktan iyi) bir şey
something
bir şey

Sana küçük bir şey getirdim. - I've brought you a little something.

Sana küçük bir şey getirdim. - I brought you a little something.

something
{i} 1. bir şey: She wants something brighter. Daha frapan renkli bir şey istiyor. Can I get you something to drink? Size içecek bir şey
something
bir şey: She wants something brighter. Daha frapan renkli bir şey istiyor. Can I get you something to drink? Size içecek bir şey
İngilizce - İngilizce
something

I have a feeling something good is going to happen today.