an opinion which adds (or supposedly adds) to the discussion

listen to the pronunciation of an opinion which adds (or supposedly adds) to the discussion
İngilizce - Türkçe

an opinion which adds (or supposedly adds) to the discussion teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

point
{i}

O güzel uçlu bir kurşun kalem kullanır. - He uses a pencil with a fine point.

Uçak kalkış noktasındaydı. - The plane was on the point of taking off.

point
{i} puan

Son olarak, on iki puan Estonya'ya! - And finally, twelve points to Estonia!

Bizim takımımız beş puan ilerdedir. - Our team is five points ahead.

point
virgül

İngilizcede, virgül yerine bir ondalık nokta kullanırız. - In English, we use a decimal point instead of a comma.

point
konu

Biz bu konuda hepimiz aynı fikirdeyiz. - We are all one on that point.

Ben o konuda seninle aynı fikirde değilim. - I differ from you on that point.

point
durum

Bir kişinin bir şeye bakma tarzı onun durumuna bağlıdır. - One's point of view depends on the point where one sits.

Durum ya batarsın ya da çıkarsın noktasına geldi. - The situation has come to the point where we either sink or swim.

point
derece

Bu son derece önemli bir konu. - This is an extremely important point.

Normal şartlar altında, suyun kaynama sıcaklığı 100 santigrat derece. - Under normal conditions, the boiling point of water is 100 degrees Celsius.

point
üzerine çevirmek
point
noktalamak
point
göstermek

İnsanları parmakla göstermek kabalıktır. - It's rude to point at people.

İnsanları parmakla göstermek terbiyesizlik. - It's bad manners to point at people.

point
namlu
point
nitelik
point
neden

Burada olmamızın nedeni ne? - What's the point of us being here?

Neden bunu yapmak zorundayım? Anlamı ne? - Why do I have to do this? What's the point?

point
çekit
point
yer

Tom Mary'nin durduğu yeri gösterdi. - Tom pointed to where Mary was standing.

Tom yere işaret etti. - Tom pointed to the ground.

point
{f} uç vermek
point
ferma etmek
point
ucunu sivriltmek
point
(Askeri) NİŞAN ALMAK; TEVCİH ETMEK: Herhangi bir silahla bir hedefe nişan almak, bir silahı herhangi bir hedefe tevcih etmek
point
{f} sivriltmek
İngilizce - İngilizce
point
an opinion which adds (or supposedly adds) to the discussion