an official examiner of manuscripts empowered to prohibit their publication

İngilizce - Türkçe

an official examiner of manuscripts empowered to prohibit their publication teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

İlgili Terimler

censor

{i} sansür

Haberler şimdilik sansürlenmiştir. - The news was censored for the time being.

Ben sansüre inanıyorum. Onun sayesinde bir servet yaptım. - I believe in censorship. I made a fortune out of it.

censor

(Politika, Siyaset) sansür etmek

censor

sansürden geçirmek

censor

eleştirici

censor

sansürcü

censor

{f} sansürle

Sansürlemek gerçeği saklamaz. - Censoring won't hide the truth.

Haberler şimdilik sansürlenmiştir. - The news was censored for the time being.

censor

{i} denetçi

censor

(Askeri) SANSÜR ETMEK: Askeri değerdeki haberlerin düşman eline geçmesine engel olmak için mektuplaşmalar ile telgraf, ajans haberi, sinema filmi, radyo yayınları ve diğer her çeşit haberleşme vasıtalarını kontrol ve tetkik etmek

censor

{i} mektup ve yazışmaları okuyan görevli ordu

censor

{f} sansür uygulamak

censor

(isim) sansürcü, sansür memuru, denetçi, mektup ve yazışmaları okuyan görevli (ordu, okul); bilinçaltını kontrol etme gücü

censor

{i} okul

censor

mektup ve yazışmaları okuyan görevli bilinçaltını kontrol etme gücü

censor

{i} sansür memuru

censor

{i} bilinçaltını kontrol etme gücü

censor

{f} sansürlemek

Sansürlemek gerçeği saklamaz. - Censoring won't hide the truth.

İngilizce - İngilizce

an official examiner of manuscripts empowered to prohibit their publication teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı

censor

Heceleme

an Of·fi·cial ex·am·in·er of manuscripts empowered to pro·hib·it their pub·li·ca·tion

Türkçe nasıl söylenir

ın ıfîşıl îgzämınır ıv mänyıskrîpts împauırd tı prōhîbıt dher pʌblîkeyşın

Telaffuz

/ən əˈfəsʜəl əgˈzamənər əv ˈmanyəˌskrəpts əmˈpouərd tə prōˈhəbət ˈᴛʜer ˌpəbləˈkāsʜən/ /ən əˈfɪʃəl ɪɡˈzæmənɜr əv ˈmænjəˌskrɪpts ɪmˈpaʊɜrd tə proʊˈhɪbət ˈðɛr ˌpʌblɪˈkeɪʃən/