Tüm mülkiyetini oğluna bağışladı.
- He handed over all his property to his son.
Fırtına onun mülkiyetine büyük zarar verdi.
- The storm did great damage to her property.
Her şahıs tek başına veya başkalarıyla birlikte mal ve mülk sahibi olma hakkına sahiptir.
- Everyone has the right to own property alone as well as in association with others.
Buraya giremezsin. Bu özel bir mülkiyet.
- You are not allowed here. This is private property.
Aşırıiletkenlik fiziksel bir özelliktir.
- Superconductivity is a physical property.
Bu çok büyük bir özellik.
- It's a very large property.
Edward amcasının servetini miras olarak aldı.
- Edward inherited his uncle's property.
Babası tarafından ona bırakılan servet onun rahat bir şekilde yaşamasını sağlar.
- The property left him by his father enables him to live in comfort.
Costumes and scenery are distinguished from property properly speaking.