an object of passionate love or strong interest

listen to the pronunciation of an object of passionate love or strong interest
İngilizce - Türkçe

an object of passionate love or strong interest teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

passion
ihtiras

Çok ihtiraslı bir aşk macerasıydı. - It was a very passionate love affair.

passion
hastalık
passion
hırs

O çok zeki ve hırslı. - She is very intelligent and passionate.

Ben işim hakkında hırslıyım. - I'm passionate about my job.

passion
tutku

Tutkulu olduğun bazı şeyler nedir? - What are some things you are passionate about?

O, tutkularını bastırdı. - He subdued his passions.

passion
düşkünlük
passion
ani öfke
passion
(Tıp) Kuvvetli his (heyecan, hırs, v.s.)
passion
{i} güçlü duygu; tutku; hırs
passion
(Tıp) Acı, ağrı, ıstırap
passion
{i} şehvet

Şiir sadece azap değildir; şiir sevgidir. Sıcak ve şehvetli tutkudur; o, devrim, romantizm ve hassasiyettir. - Poetry is not just torment; poetry is love. It is warm and sensual passion; it is revolution, romance and tenderness.

passion
hazreti isa'nın çarmıha gerildiğinde çektiği acı
passion
(Tıp) Merak, delilik
passion
{i} sevda, aşk
passion
{i} hiddet, öfke
İngilizce - İngilizce
passion

It started as a hobby, but now my motorbike collection has become my passion.

an object of passionate love or strong interest

    Heceleme

    an ob·ject of pas·sion·ate Love or strong in·ter·est

    Türkçe nasıl söylenir

    ın ıbcekt ıv päşınıt lʌv ır strông întrıst

    Telaffuz

    /ən əbˈʤekt əv ˈpasʜənət ˈləv ər ˈstrôɴɢ ˈəntrəst/ /ən əbˈʤɛkt əv ˈpæʃənət ˈlʌv ɜr ˈstrɔːŋ ˈɪntrəst/