Mary konser için bir davetiyeyi geri çevirdi.
- Mary declined an invitation to the concert.
Sana davetiye gönderemem.
- I can't send you the invitation.
O, beni davet etmek için yeterince nazikti.
- He was kind enough to invite me.
Sizi bir partiye davet etmek istiyorum.
- I want to invite you to a party.
Ben, davet için minnettarım.
- I'm grateful for the invitation.
Onun davetini kabul ettim.
- I accepted her invitation.
Pul koleksiyonum yok ama onu davet etmek için bir mazeret olarak kullanabildiğim Japon kartpostal koleksiyonum var.
- I don't have a stamp collection, but I have a Japanese postcard collection that I could use as an excuse to invite him.
Bir taraftan seni yemeğe davet etmek için, diğer taraftan sana oğlumun evleneceğini söylemek için seni aradım.
- I called you, on the one hand to invite you out to eat, and on the other to tell you my son is going to get married.
... to roll it out in stages. Initially by invitation only to U.S. users. ...
... Thank you so much for the invitation. ...