Tom içgüdülerini izledi.
- Tom followed his instincts.
İyi bir vuruşcu olmak için, gevşek tutmalısın ve içgüdünü izlemelisin.
- To be a good batter, you've got to hang loose and follow your instincts.
Sezgilerine güvenmiyor musun?
- Don't you trust your instincts?
Senin sezgilerin yanlış.
- Your instincts are wrong.
Senin güzel yeteneklerin var.
- You have good instincts.
Debbie's instinct was to distrust John.